أَللّٰهُمَّ رَبَّ هٰذِهِ الدَّعْوَةِ التَّآمَّةِ وَالصَّلاَةِ الْقَآئِمَةِ اٰتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذ۪ى وَعَدْتَهُ
“Allâhümme Rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeh, ve’s-salâti’l-kâimeh, âti Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fadîlete, veb’ashü makâmem-mahmûdeni’l-lezî va’adteh.”
“Ey bu eksiksiz davetin ve kılınan namazın sahibi! Muhammed’e vesîle’yi ve fazîleti ver. O’nu, vaat ettiğin Makam-ı Mahmûd üzere dirilt”
Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
“Kim ezanı işittiği zaman:
Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın rabbi ALLAHım! Muhammed’e vesîleyi ve fazileti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makam-ı mahmuda ulaştır, diye dua ederse, kıyamet gününde o kimseye şefâatim vacip olur.”
Sa’d İbni Ebî Vakkas radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim müezzini işittiği zaman:
Tek olan ve ortağı bulunmayan ALLAH’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve resulü olduğuna şahitlik ederim. Rab olarak ALLAH’tan, resul olarak Muhammed’den, din olarak İslam’dan razı oldum, derse, o kimsenin günahları bağışlanır.”