Cennetin Hazinesi

“Bismillahirrahmanirrahim. Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyil Azim.”

Sıkça zikretmemizin oldukça faziletli ve faydalı olduğu bu sırlı zikir ayet değil, duadır.

LÂ HAVLE DUASI ARAPÇA YAZILIŞI

Allah’a sığındığımız, huzur bulduğumuz ve tüm sıkıntılarımızın devası olan bu güzel dua, “Güç ve kuvvet, sadece Yüce ve Büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir.” manasına gelmektedir.

Bir kul bu duayı okuyarak yüce Allah’a:

“Yüce Allah’ım! Senin sonsuz yardımın oladan ben asla bir şey başaramam. Ve bu aciz kulunun senden başka dayanacağı, yardım dileceği bir şeyi yoktur” itirafını ifade etmektedir.

Yüce Mevla’nın kainatı onun yüzü suyu hürmetine yarattım dediği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.a.v) Hz. Ali Efendimize hitaben şöyle buyurmuştur:

“Ya Ali! Ne zaman bir darlığa ve sıkıntıya düşersen, bir bela ve musibete uğrarsan şöyle dua et:

Bismillahirrahmanirrahim. Lâ Havle Ve Lâ Kuvvete İlla Billâhil Aliyyil Azim.”

Bu faziletli dua her derde devadır. Bu dertlerin en küçüğü ise kalp darlığı, iç sıkıntısıdır.

Zor bir duruma düşen, “Bismillahirrahmanirrahim ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim’ derse, Allahü Teâlâ, onu her türlü bela ve musibetten korur.

Cennet hazinesi olan, ‘Sübhanallahi vel-hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber, vela havle vela kuvvete illa billah’ demeye devam edenin ağaçtan yaprak döküldüğü gibi günahları dökülür.

Bir kimse, huzuruna girmeye mecbur olduğu bir amirin veya bir hâkimin veya herhangi bir devlet adamının yanına girmeden önce bir defa “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” okur ve ondan sonra girerek hafifçe ve hissettirmeden huzuruna girdiği zatın üzerine doğru üfler ise, o kimseden hiçbir kötü muamele ve hiçbir hakaret görmez, aksine hürmet ve yardıma nail olur.

“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” zikrini vird edinen ve lisanını alıştırarak onu okumaya devam eden kimse her bir isteğinde ve arzusunda bilhassa rızık hususunda zarurete ve sıkıntıya düşmez, düşmanlarının ve hasedlerin şerrinden, şeytan ve cinlerin tasallutlarından emin olur ve korunur.

Haksız yere hapis, tutuklu olan kimse yedi gece yatsı namazından sonra 333 defa “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm”okur ve her okumasın sonunda bulunduğu hapis halinden kurtulması için dua ederse biiznillah o kimse bulunduğu hapisten veya herhangi bir tutukluluktan kurtulur ve kurtulur.

Dua ve Sevgi ile.

Nazar Nedir? Batıl inanç mıdır?

Çevremizde pek çok kez bazı kişilerin bizi etkilediğine inanmış ve kötü bir enerji yaydığını düşünmüşüzdür. Kimi zaman bu enerjinin etkisiyle kendimizi halsiz, yorgun hissettiğimiz muhakkak olmuştur. Bu kötü enerji olarak belirttiğimiz durum halk arasında nazar olarak bilinmektedir. Çoğu kişinin etkilendiği ve oldukça kendisini mutsuz hissettiği bir kavramdır.

Nazar haktır. Beğenerek, imrenerek veya kıskanarak bakılan şeylere nazar değer. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Büyük bir etkiye sahiptir. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir ettiği bilinmektedir.

İnsan özellikle kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman daha çabuk zarar verebilir. Bu yüzden kişinin beğendiği bir şeye ısrarla bakması halinde ona, “Allah dilemezse hiçbir şey olmaz.” manasına gelen “MaşaAllah” veya “Allah’ın bereketi üzerine olsun.” manasına gelen “BarekAllah” demesi tavsiye edilmiştir.

Nazar, bir başka deyişle göz değmesi hakkında rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduğunu açıklığa kavuşturmakta ve nazara karşı yapılması gereken hususları da ortaya koymaktadır. Nazar, bazı kimselerin zannettiği gibi batıl bir inanç değil, hak ve gerçektir.

Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un İbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Göz değmesi haktır. Eğer kaderi delip geçecek bir şey olsaydı, bu, göz değmesi olurdu.”

NAZAR BONCUĞU KULLANILMALI MI?

Göz değmesinin temelinde yatan esas sebep kişinin kıskançlık duygusudur. Bu duygunun, baktığı kimseye yansıması ve onu tesir altında bırakmasıdır. Nazar boncuğu takmakla bu kıskançlık dolu bakışların tesirinin azaltılması, imrenilerek bakılan kişiye veya cansız bir varlığa yoğunlaşan dikkatin dağıtılması, başka yöne çevrilmesi amaçlanmaktadır.
Fakat Peygamberimiz (s.a.s) nazarlık kullanmayı hoş karşılamamış, bu gibi şeyleri üzerlerine asan kimselerin beyatlerini kabul etmemiştir.

Nazardan korunmak için en sağlıklı yol dua etmektir. Allah’a güvenmek ve sığınmaktır. Hz. Aişe validemizden rivayet edilen bir hadiste Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sav) şöyle buyurmuştur:

“Göz değmesinden Allah’a sığının.”

Nakledilen hadise göre hareket etmek gerekir. Nazar boncuğu, öküz boynuzu, at nalı, sarımsak vs. gibi, halk arasında yaygın olan batıl inançlara itibar edilmemelidir. Bunların hepsi yasaklanmıştır.

Allah’ın bereketi üzerinize olsun…

Dinimizde Sabır

Sabır, olacak bir şeyi beklerken mevcut koşullara dayanabilme, kendini tutma, beklerken olumsuz düşünmeme anlamlarına gelir. Kısaca kendini tutma, tahammül, katlanma, dayanma gücü ya da dayanç olarak da ifade edilir.

Sabır üç çeşittir. En önemlisi günah işlememeye sabırdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

Sabır üç çeşittir:
•Belaya, musibete sabır,
•Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır,
•Günah işlememek için sabır.

Belaya sabredene 300, ibadet yapmaya sabredene 600, günah işlememeye sabredene ise, 900 derece ihsan edilir.
Sabretmek, kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel bir davranıştır. Sabır, Peygamber sünnetidir. Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız mümkün olmaz. Çünkü, “İman nedir?” diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, “Sabırdır” buyurdu.

Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette Allahü Teala sabretmenin faziletini biz kullarına anlatmıştır. Yetmişten fazla yerde sabır ve sabredenlere verilecek sevaplar bildirilmiştir.

”Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.”

Bakara Suresi, 153. Ayet

Sabırlı olmayan muvaffak olamaz. Bir kimse başına gelen felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez. Kim Allah’tan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Her hayra ski:\n“Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyenabırla ulaşılır.

“Hak Teala, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden cennete koyar.

Bazı sıkıntılar vardır ki, insanın irade gücünü aşar. Mesela yakınlarının veya kendi başına gelen felaketler ya da doğal afetler gibi. Bunlar insanın doğal yapısına uymayan olaylardır ve maddi yıkımlar yanında manevi yıkımlara da yol açabilir. Ya da bir savaş ortamı içinde karşı karşıya kalınabilecek yokluklar, işkenceler ve ölüm korkusu insanın irade gücünü yok edebilir. İşte bu gibi durumlarda insanın iradesini kaybetmesini önleyen, çektiği acılara rağmen Allah`a isyan etmeden mücadelesine devam edebilmesini ve ayakta kalabilmesini sağlayan güç, sabırdır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

“Kimde şu üç şey varsa, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta dua.”

Biri, “Ey Allah’ın Resulü, malım gitti, param gitti, vücudum hasta oldu” dedi.
Hz.Peygamber (sav) O’na buyurdu ki:

“Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayanda hayır yoktur. Çünkü Allahü Teâlâ’nın sevdiği kul, belaya maruz kalır.”

Mazlumların, sabredenlerin yardımcısı Allah’tır. Allahü Teala, kimsenin hakkını kimsede koymaz. Sabredenlere sayısız mükafat verir. sevgiliden -Allahü Teala ’dan-gelen her şeyi, gülerek, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Sevgilinin sert davranması, aşağılaması, ikram, ihsan ve yükseltmek gibi olmalıdır. Hatta, kendi nefsinin böyle isteklerinden daha tatlı olmalıdır. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur.

Allahü Teala, Hadis-i Kudside buyuruyor ki:

“Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve gönderdiğim belalara sabretmeyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın.”

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allah’ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdir.

Her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allah’tan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

Mevlid Kandilinde Neler Yapılmalı?

zikir

MEVLİD KANDİLİ

Kandiller, ışıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de daralan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran zamanlardandır.

Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı şereflendirdiği geceye Mevlid Gecesi denilmektedir. Mevlid ‘doğum zamanı’ anlamına gelmektedir. Bu gece aynı zamanda Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi olarak kabul edilmektedir. Dünyanın her yerinden Müslümanlar, bu geceyi Mevlid Kandili olarak dualarla geçirir ve kandilin feyzinden nasiplenebilmek için bolca ibadet ederler.

İslam alemi için oldukça önemli olan Mevlid Kandili bu yıl 19 Kasım Pazartesi günü idrak edilecek. Aynı zamanda bu mübarek gün, 2018 yılının son kandili olacak.

MEVLİD KANDİLİ’NDE NELER YAPILMALI?

Hz. Peygamber (s.a.s.), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir. Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Bu bağlamda mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayati meselelerde derin düşüncelere girilmeli. Samimi ve içten bir şekilde, vicdanen rahatsızlık duyup hata ve günahları için tövbe etmeli, Allah’tan af dileyerek o günaha tekrar dönmemeli, Allah rızası için dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler. Ayrıca bu mübarek gecede Peygamber Efendimiz (sas)’e bolca salât-ü selâmlar getirilmeli. O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.

Manası: Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed’e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(Rahmet et, selametlik ver.)

Diğer ibadetlerin yanı sıra kandil günlerinde yani geceyi takip eden ertesi günde oruç tutmak da oldukça müstehaptır.

Hadis-i Şerifte:

“Oruç tutan mü’minin susması tesbîh, uykusu ibâdet, duâsı müstecap ve amelinin sevâbı da çoktur.” şeklinde orucun faziletinden de bahsedilmiştir.

Mevlid Kandili gecesinde okunması önerilen Yunus Peygamberin ettiği bir dua vardır. Bu duayı Hz. Yunus balığın karnındayken yapmıştır. İslam alimleri bu duayı okuyarak her hangi bir dilekte bulunan müminin dileğini yüce Allah muhakkak yerine getirir demektedirler.

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Birinize dert ve bela gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun!”

 

Hz.Yunus’un Duası

La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez-zalimin.

Hz.Yunus’un Duası’nın Anlamı

Allah’ım senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ve tesbih ederim. Ben zalimlerden oldum.

Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirlerini ziyaret edeceğimiz, iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirebileceğimiz, hayattaki manevi büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandillerini bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik ettiğimiz, dualarını istediğimiz ve de dualarımızda yer verdiğimiz, günahtan kaçındığımız, çirkin sözlerden uzaklaştığımız, Allah’ın rızasını kazanmak için secdeye vardığımız bir kandil gecesi geçirmemiz dileği ve “Ben, beni seven ümmetimi almadan cennete girmem.” diyen Hz.Muhammed (S.A.V)’in ümmeti olmanın hakkını verebilmek duası ile tüm İslam aleminin Kandili Mübarek Olsun. Hayırlı Kandiller.

 

 

Vakıa Suresi, Faziletleri

Vakıa Suresi oldukça faziletli, sırlı bir suredir. Mekke döneminde inmiştir. 96 ayettir. Sure, adını birinci ayette geçen “el-vâkı’a” kelimesinden almıştır. Vakıa, “olay, savaş, çarpışma ve bela ” demektir. Ayette ise, kıyamet olayı, hadisesi anlamındadır. Kıyamet olayında çeşitli şiddetler meydana geleceği için, burada “Vakıa” diye anılmıştır. Sureye “Vakıa” yani kıyamet hadisesi ile giriş yapılmaktadır. Sonraki ayetlerde ise kıyamet kısaca anlatılmıştır.

Vakıa Suresi, zenginlik suresidir.

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

“Her kim her gece Vakıa Suresi’ni okursa, ona asla fakirlik isabet etmez.”

VAKIA SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Vakıa suresi 1-16 ayetleri arapça yazılışı

VAKIA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim

  1. İza veka’atilvaki’atu.
  2. Leyse livak’atiha kazibetun.
  3. Hafıdatun rafi’tun.
  4. İza ruccetil’ardu reccen.
  5. Ve bussetilcibalu bessen.
  6. Ve fekanet hebaen munbessen.
  7. Ve kuntum ezvacen selaseten.
  8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.
  9. Ve ashabulmeş’emeti ma ashabulmeş’emeti.
  10. Vessabikunessabikune.
  11. Ulaikelmukarrabune.
  12. Fiy cennatin na’ıymi.
  13. Sulletun minel’evveliyne.
  14. Ve kaliylun minel’ahıriyne.
  15. ‘ala sururin medunetun.
  16. Muttekiiyne ‘aleyha mutekabiliyne.
  17. Yetufu ‘aleyhim veldanun muhalledune.
  18. Biekvabin ve ebariyka ve ke’sin min ma’ıynin.
  19. La yusadda’une ‘anha ve la yunzifune.
  20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
  21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
  22. Ve hurun ‘ıynun.
  23. Keemsalillu’luilmeknuni.
  24. Cezaen bima kanu ya’melune.
  25. La yesme’une fiyha lağven ve la te’siymen.
  26. İlla kıylen selamen selamen.
  27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
  28. Fiy sidrin mahdudin.
  29. Ve talhın mendudin.
  30. Ve zıllin memdudin.
  31. Ve main meskubin.
  32. Ve fakihetin kesiyretin.
  33. La maktu’atin ve la memnu’atin.
  34. Ve furuşin merfu’atin.
  35. İnna enşe’nahunne inşaen.
  36. Fece’alnahunne ebkaren.
  37. ‘Uruben etraben.
  38. Liashabilyemiyni.
  39. Sulletun minel’evveliyne.
  40. Ve sulletun minelahiriyne.
  41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
  42. Fiy semumin ve hamiymin.
  43. Ve zıllin min yahmumin.
  44. La baridin ve la keriymin.
  45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
  46. Ve kanu yusırrune ‘alelhınsil’azıymi.
  47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve ‘ızamen einne lemeb’usune.
  48. Eve abaunel’evvelune.
  49. Kul innel’evveliyne vel’ahıriyne.
  50. Lemecmu’une ila miykati yevmin ma’lumin.
  51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
  52. Leakilune min şecerin min zakkumin.
  53. Femaliune minhelbutune.
  54. Feşaribune ‘aleyhi minelhamiymi.
  55. Feşaribune şurbelhiymi.
  56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
  57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
  58. Efereeytum ma tumnune.
  59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
  60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
  61. ‘Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta’lemune.
  62. Ve lekad ‘alimtumunneş’etel’ula felevla tezekkerune.
  63. Efereeytum ma tahrusune.
  64. Eeentum tezre’unehu em nahnuzzari’une.
  65. Lev neşa’u lece’alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
  66. İnna lemuğremune.
  67. Bel nahnu mahrumune.
  68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
  69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
  70. Lev neşa’u ce’alnahu ucacen felevla teşkurune.
  71. Efereeytumunnarelletiy turune.
  72. Eentum enşe’tum şecereteha em nahnul munşiune.
  73. Nahnu ce’alnaha tezkireten ve meta’an lilmukviyne.
  74. Fesibbıh bismi rabbikel’azıymi.
  75. Fela uksimu bimevakı’ınnnucumi.
  76. Ve innehu lekasemun lev ta’lemune ‘azıymun.
  77. İnnehu lekur’anun keriymun.
  78. Fiy kitamin meknunin.
  79. Lya yemessuhu illelmutahherune.
  80. Tenziylun min rabbil’alemiyne.
  81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
  82. Ve tec’alune rizkakum ennekum tukezzibune.
  83. Felevla iza beleğatilhulkume.
  84. Ve entum hıyneizin tenzurune.
  85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
  86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
  87. Terci’uneha in kuntum sadikıyne.
  88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.
  89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na’ıymin.
  90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
  91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.
  92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
  93. Fenuzulun min hamiymin.
  94. Ve tasliyetu cahıymin.
  95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
  96. Fesebbih bismi rabbikel’azıymi.

VAKIA SURESİ TÜRKÇE MEALİ

1 – Olacak vak’a olduğu zaman

2 – Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur.

3 – O, alçaltıcıdır, yükselticidir.

4 – Yer şiddetle sarsıldığı

5 – Dağlar serpildikçe serpildiği

6 – Dağılıp toz duman haline geldiği

7 – Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman

8 – Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!

9 – Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!

10 – Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.

11 – İşte o yaklaştırılanlar,

12 – Nimet cennetlerindedirler.

13 – Çoğu önceki ümmetlerden,

14 – Birazı da sonrakilerden.

15 – (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

16 – Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.

17 – Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.

18 – Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.

19 – Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.

20 – Beğendikleri meyvalar,

21 – Canlarının çektiği kuş etleri,

22 – İri gözlü hûriler,

23 – Saklı inciler gibi,

24 – Yaptıklarına karşılık olarak verilir.

25 – Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.

26 – Duydukları söz, yalnız “selam”, “selam” dır.

27 – Sağın adamları, nedir o sağın adamları!

28 – Dalbastı kirazlar,

29 – Meyva dizili muzlar,

30 – Uzamış gölgeler,

31 – Fışkıran sular.

32 – Pek çok meyva arasında,

33 – Tükenmeyen ve yasaklanmayan

34 – Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.

35 – Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık).

36 – Onları bâkireler yaptık.

37 – Hep yaşıt sevgililer,

38 – Sağın adamları içindir.

39 – Bir çoğu öncekilerdendir.

40 – Bir çoğu da sonrakilerdendir.

41 – Solun adamları, nedir o solcular!

42 – İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar şu içinde,

43 – Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.

44 – Ki ne serindir, ne de faydalı.

45 – Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.

46 – Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.

47 – Ve diyorlardı ki: “Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?”

48 – “Önceki atalarımızda mı?”

49 – De ki: “Öncekiler ve sonrakiler”

50 – “Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.”

51 – Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!

52 – Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.

53 – Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.

54 – Üstüne de kaynar su içeceksiniz.

55 – Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.

56 – İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.

57 – Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?

58 – Attığınız meniyi gördünüz mü?

59 – Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

60 – Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.

61 – Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).

62 – Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

63 – Ektiğinizi gördünüz mü?

64 – Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

65 – Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.

66 – “Doğrusu borç altına girdik.”

67 – “Doğrusu, biz yoksul bırakıldık” (derdiniz).

68 – İçtiğiniz suya baktınız mı?

69 – Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70 – Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!

71 – Bir de o çaktığınız ateşi gördünüz mü?

72 – Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?

73 – Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.

74 – Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.

75 – Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim.

76 – Bilirseniz bu büyük bir yemindir.

77 – O, elbette şerefli bir Kur’ân’dır.

78 – Korunmuş bir kitaptadır.

79 – Ona temizlenenlerden başkası el süremez.

80 – (O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

81 – Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

82 – Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?

83 – Can boğaza dayandığı zaman

84 – Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.

85 – Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.

86 – Eğer cezalandırılmayacak iseniz,

87 – Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.

88 – Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,

89 – Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.

90 – Eğer O, sağın adamlarından ise,

91 – “(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!”

92 – Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;

93 – İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.

94 – Ve cehenneme atılma vardır.

95 – Kesin gerçek budur işte.

96 -Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.

İslam alimleri, bu sureyi okumayı alışkanlık haline getirenlerin, dünyada huzura ve rahata varacağından ve dünya nimetlerinden faydalanacağından, sabah ve akşam okunduğu taktirde ise kişinin açlık yada diğer sıkıntıları çekmeyeceğinden bahsetmektedir.