Kuran Mucizeleri 5 Mekke’nin Fethi

mekke-01-800x450Peygamber Efendimiz, Medine’deyken gördüğü bir rüyasında, müminlerin güven içinde Mescid-i Haram’a girdiklerini ve Kabe’yi tavaf ettiklerini görmüş ve müminleri bu haberle müjdelemişti. Efendimiz müminlere bu müjdeyi verdiğinde, mevcut durumun tam aksini göstermesi bazı insanların Peygamber Efendimizin söylediklerine şüphe ile bakmalarına neden olmuştur. Çünkü müşrikler müminleri kesinlikle Mekke’ye sokmamakta kararlıydılar ve Medine’ye hicret eden müminler o zamandan beri Mekke’ye gidemiyorlardı.

Bunun üzerine  Allah, Peygamberimiz (s.a.v)’e katından bir destek olarak Fetih Suresi’nin 27. ayetini vahyetmiş ve rüyasının doğru olduğunu bildirmiştir.

“Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.” (Fetih,27)

Ayette Mekke’nin fethinden önce gerçekleşecek bir başka fetihten daha söz edilmiştir. Müslümanlar, önce Yahudilerin elinde bulunan Hayber Kalesi’ni fethetmişler, daha sonra da Mekke’ye girmişlerdir. Böylece Allah, Peygamber Efendimizin önceden haber verdiği müjdenin gerçek olduğunu göstermiştir.  İsra Suresi’nin 76. ayetinde ise, inkarcıların da Mekke’de kalamayacakları şöyle bildirilmiştir: “Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.”

Mekkenin fethinden iki sene sonra Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi inkarcılar Mekke’den çıkmışlardır. Göründüğü gibi Peygamberimiz (s.a.v) Allah’a güvenerek, insanların diyeceklerini hiç önemsemeden iman etmiş ve bunu insanlara açıklamıştır. Söylediklerinin yakın bir gelecekte gerçekleşmesi de Kuran-ı Kerim’in önemli bir mucizesidir.

Kuran Mucizeleri 4 Güneş ve Ay Tutulmaları

Kuran’ı Kerim’de Güneş (Şems) kelimesi toplam 33 kez geçmektedir. Güneş (Şems) kelimesinin geçtiği ayetlerin 11 tanesinde Allah kelimesi geçer ,toplamda Allah kelimesinin 11 ayette 18 kez geçtiği görülür.  Bu 11 ayetin 8 ayetinde  ise Allah ve Güneş kelimelerine Ay (Kamer) kelimesi eşlik eder. Bu sayılar bir araya geldiğinde 18-11-8 kombinasyonu olur ve bu sayılar bize Saros Döngüsünü hatırlatır. Peki nedir bu Saros Döngüsü?

828e5812-98f5-452a-b9dd-7b9717caafcfSaros döngüsü Güneş ve Ay tutulmaları için kullanılan bir terimdir. Güneş veya Ay tutulması için Güneş, Ay ve Dünya’nın aynı eksende tam olarak aynı hizada olmaları gereklidir. Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın aynı hizada hizalanması her 18 yıl, 11 gün, 8 saatte tekrarlanır. Bu döngüye Saros döngüsü adı verilir. Bu bilgiye sahip bir kişi Güneş ve Ay tutulmalarının ne zaman olacağını net olarak bilebilir.

Bu büyük olayların döngüsünün Kuran’da 18 yıl, 11 gün ve 8 saat olarak net bir şekilde ifade edilmesi Kuran’ın Allah’tan geldiğine kesin bir delildir.

Aşağıda Allah,Güneş(şems) ve Ay(kamer) kelimelerinin geçtiği ayetleri görebilirsiniz.

Screenshot_1

 

Kafirun Suresi

Kâfirûn Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 109. Suresidir. Mekke döneminde inmiştir. 6 âyettir. Kafirun sözcük anlamı olarak inkarcılar demektir. Sure, ismini ilk ayette geçen bu sözcükten almıştır.

Surenin bir diğer adı “Kul ya eyyühe’l kafirun” olarak bilinmektedir. Kafirun suresinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) inkarcılarla şirk ve sapkınlıkta birleşilmeyeceği kesin bir üslupla ifade edilmektedir ve inancın şirkten uzak tutulması hedeflemektedir.

Kafirun Suresi Arapça Yazılışı

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْـكَافِرُونَۙ ﴿١﴾ لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ﴿٢﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ ﴿٣﴾ وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ ﴿٤﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ ﴿٥﴾لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ ﴿

Kafirun Suresi Okunuşu

Bismillahirrahmânirrahîm.

1- Kul yâ eyyühel kâfirûn
2- Lâ a’büdü mâ ta’büdûn
3- Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd
4- Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm
5- Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd
6- Leküm dînüküm veliye dîn

Kafirun Suresi Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- De ki: Ey kafirler!
2- “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.”
3- “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”
4- “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”
5- “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”
6- “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

Kureyşliler Hz. Peygamber’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber de “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!” demiş. Bu defa Kureyşliler, “Bizim ilahlarımızdan bazılarını öp, el sür, biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler. Bunun üzerine Kafirun Suresi inmiştir.

Kafirun Suresi’nin Faziletleri

Kur’anı Kerim’in önemli ve kısa surelerinden olan Kafirun Suresinin fazileti ve sırlarının tamamını Yüce Rabbimiz bilir. Lakin bize Kafirun suresinin önemine dair Hadisi şereflerde bahsedilmektedir.

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

“Her kim Kafirun Suresini okursa, Kuran’ın Dörtte birini okumuş gibi olur.”

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Hazreti Nevfel’e:

“Seni buraya getiren mühim iş nedir” buyurdu.

O da:

-“Bana, uyuyacağım sırada söyleyeceğim bir şey öğretmen için geldim” dedi.

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de:

-“Öyleyse yatağına girdiğinde Kafirun suresini oku, sonra onu bitirince uyu! Çünkü o, şirkten uzaklaşma bildirişidir!” buyurdu.

Hadîs-i şeriflerde buyruldu ki:

“Kim herhangi bir gecede Kafirun Suresi’ni okursa, çok güzel ve hayırlı bir iş yapmış olur.”

“Kim Kafirun suresini okursa, ona Kur’ân-ı Kerîm’in dörtte birini okumuş gibi sevap verilir. Ondan şeytanlar uzaklaşır, şirkten berî olur ve kıyametin şiddetinden emin olur.”

“Yatarken Kafirun suresini okumak, Allah’a şirk koşmaktan alıkoyar.”

Dinimizde Anne Babaya Saygı

Anne ve baba toplum yapısının temeli olan ailenin kurucuları ve en önemli iki unsurudur.

İslamiyet, anne ve babaya çok büyük bir önem vermektedir. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette anne ve babaya saygının, onları incitmemenin, onlara itaat etmenin önemi vurgulanmaktadır.

“Biz, insana, ana-babasına iyilikte bulunmayı tavsiye ettik. Özellikle de anasını tavsiye ederiz ki, o, kat kat zaafa düşerek ona hamile kalmış, emzirmesi de tam iki sene sürmüştür. Binaenaleyh; bana ve ana-babana şükret.”

Dinimize göre Allah’a (c.c.) şirk koşmanın bir mazereti olmadığı gibi, anne ve babaya kötü davranmanın da haklı bir mazereti yoktur.

Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (Sav) şöyle buyurmuştur:

“Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? Allah’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek ve yalancı şahitliği yapmaktır (ya da yalan sözdür)”

Diğer toplumlar sırf bir adet olarak anne babaya saygı gösterirken Müslümanlar olarak biz bunu Allah’ın bir emri olarak görüyoruz. Anne babaya itaatsizliği Allah’ın bir emrini hiçe saymak olarak düşünüp daha dikkatli davranıyoruz.

Peygamber Efendimiz “kime iyilik yapayım?” diye üç defa soran bir sahabiye, üç defasında da, “annene” cevabını verdikten sonra dördüncü soruda, babasına iyilik yapması gerektiğini söylemiştir.

Anne ve baba, çocuklarına yeteri kadar iyilik yapmamış olsalar, hatta bazı zararları dokunmuş olsa da, çocuklar, onlara yine de iyi davranmak mecburiyetindedir. Çünkü insanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Çocukluğumuzdaki yanlış ve zararlı davranışlarımızı güler yüzle karşılayanlar bize muhtaç duruma gelince onlara, bize yaptıkları gibi iyi davranmamız aynı zamanda bir şükran borcudur.

Yüce Rabbim hayatta olan anne ve babalarımıza hayırlı uzun ömürler versin. Ahiret hayatına intikal etmişlere ise merhamet ve mağfiret etsin. Dünya hayatımızda kendilerine saygıda kusur etmemeyi ve bu vesile ile dünyamızı ve ahiretimizi aydınlatmayı nasip etsin.

Amin…

Kur’an-ı Kerim’in Kalbi Yasin-i Şerif

Yasin-i Şerif Mekke’de indirilmiştir. 22. Cüzde ve Kuran`da 36. sıradadır. Ayrıca Yasin Suresi 439. sayfadadır. Yasin diye başlıyor ve 444. sayfada bitiyor.

Yasin-i Şerif, vahyin doğru olduğu ve Hz. Muhammed (s. a. v. )’in peygamberIiğinin gerçek oIduğuna dair Kur’an-ı Kerim üzerine yemin iIe başIar. Sonra azgınIık ve sapıkIıkta devam eden ve peygamberIerin efendisi Muhammed b. AbduIIah’ı (s. a. v. ) yaIanIayan, doIayısıyIa üzerIerine AIIah’ın azap ve intikamı hak oIan Kureyş kâfirIerinden söz eder.

Yasin Suresi Peygamber Efendimiz (s.a.v) için çok ayrı bir öneme ve değere sahiptir. Yasin’i çokça methetmiş, özelliklerini ve faziletlerini anlatmıştır. Hatta Yasin için “Kur’an’ın Kalbi” demiştir.

Hz. Muhammed (Sav) buyurmuştur:

“Bir kimse Allah’ın rızasını ve ahiret günü saadeti niyetiyle Yasin’i okursa geçmiş günahları bağışlanır.”

“Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yasin’dir. Kim Yasin’i okursa, Kur’ân’ı on kere hatmetmiş gibi Cenâb-ı Hak ona sevap yazar.”

YASİN SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim.

(1) Yâsîn
(2) VeI Kur’ân-iI hakîm
(3) İnneke IemineI mürseIîn
(4) AIâ sırâtın müstakîm
(5) TenzîIeI azîzirrahîm
(6) Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm gâfiIûn
(7) Lekad hakkaIkavIü aIâ ekserihim fehüm Iâ yü’minûn
(8) İnnâ ceaInâ fî a’nâkihim agIâIen fehiye iIeI ezkâni fehüm mukmehûn
(9) Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min haIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm Iâ yübsirûn
(10) Ve sevâün aIeyhim eenzertehüm em Iem tünzirhüm Iâ yü’minûn
(11) innemâ tünzirü menittebazzikra ve haşiyerrahmâne biIgaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm
(12) İnnâ nahnü nuhyiI mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve küIIe şey’in ahsaynâhü fî imâmin mübîn
(13) Vadrib Iehüm meseIen ashâbeI karyeh. İz câeheI mürseIûn
(14) İz erseInâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürseIûn
(15) KâIû mâ entüm iIIâ beşerün misIünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey’in in entüm iIIâ tekzibûn
(16) KâIû rabbünâ ya’Iemü innâ iIeyküm IemürseIûn
(17) Vemâ aIeynâ iIIeI beIâguI mübîn
(18) KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm
(19) KâIû tâirüküm meaküm ein zukkirtum beI entüm kavmün müsrifûn
(20) Vecâe min aksaImedineti racüIün yes’â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn
(21) İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn
(22) Vemâ Iiye Iâ a’büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn
(23) Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey’en veIâ yünkizûn
(24) İnnî izen Iefî daIâIin mübîn
(25) İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn
(26) KîIedhuIiI cennete, kâIe yâIeyte kavmî yâ’Iemûn
(27) Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn
(28) Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn
(29) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn
(30) Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye’tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn
(31) EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn
(32) Ve in küIIün Iemmâ cemî’un Iedeynâ muhdarûn
(33) Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye’küIûn
(34) Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a’nâbin ve feccernâ fîha mineI uyûn
(35) Liye’küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn
(36) SübhânneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya’Iemûn
(37) Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn
(38) Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm
(39) VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm
(40) Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn
(41) Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn
(42) Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn
(43) Ve in neşe’ nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn
(44) İIIâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn
(45) Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn
(46) Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu’ridîn
(47) Ve izâ kîIe Iehüm enfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut’ımü menIev yeşâuIIâhü et’ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn
(48) Ve yekûIûne metâ hâzeI va’dü in küntüm sâdikîn
(49) Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te’huzühüm vehüm yehissimûn
(50) FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn
(51) Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn
(52) KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn
(53) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî’un Iedeynâ muhdarûn
(54) FeIyevme Iâ tuzIemu nefsün şeyen veIâ tüczevne iIIâ mâ küntüm tâ’meIûn
(55) İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn
(56) Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn
(57) Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn
(58) SeIâmün kavIen min rabbin rahîm
(59) VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn
(60) EIem a’hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ’buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn
(61) Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm
(62) Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta’kıIûn
(63) Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn
(64) lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn
(65) EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn
(66) VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn
(67) VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn
(68) Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya’kiIûn
(69) Ve mâ aIIemnâhüşşi’ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur’ânün mübîn
(70) Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn
(71) EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn
(72) Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye’küIûn
(73) Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn
(74) Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn
(75) Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn
(76) FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na’Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu’Iinûn
(77) EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn
(78) Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm
(79) KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm
(80) EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn
(81) EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm
(82) İnnema emrühû izâ erâde şey’en en yekûIe Iehû kün, feyekûn
(83) FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey’in ve iIeyhi türceûn.

Amin.

YASİN SURESİ TÜRKÇE MEALİ

Bismillahirrahmanirrahim.

1: Yâ, Sîn.
2: Yemin oIsun o hikmetIerIe doIu Kur’an’a ki,
3: Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen eIçiIerdensin;
4: Dosdoğru bir yoI üzerindesin.
5: Azîz ve Rahîm’in indirdiği üzeresin.
6: BabaIarı uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderiIdin.
7: Yemin oIsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezIer.
8: Biz onIarın boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kaIkıktır.
9: ÖnIerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer.
10: Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar.
11: Sen ancak o zikire/Kur’an’a uyan ve görmediği haIde Rahman’dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödüIIe müjdeIe!
12: Biz, yaInız biz, öIüIeri diriItiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir.
13: OnIara o kent haIkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya.
14: Hani, biz onIara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. ŞöyIe demişIerdi: “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!”
15: Kent haIkı dedi ki: “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yaIan söyIüyorsunuz.”
16: DediIer: “Rabbimiz biIiyor ki, biz size gönderiImiş eIçiIeriz.”
17: “Bize düşen, açık bir tebIiğden başka şey değiIdir.”
18: DediIer: “Sizin yüzünüzden uğursuzIukIa karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıkIı bir azap kesinIikIe dokunacaktır.”
19: DediIer: “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganIığa, aşırıIığa sapmış bir topIuIuksunuz.”
20: Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi: “Ey topIuIuk, bu eIçiIere uyun!”
21: “Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar.”
22: “Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O’na döndürüIeceksiniz.”
23: “O’ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar.”
24: “Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim.”
25: “Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!”
26: “Gir cennete!” deniIdi. Dedi: “Kavmim bir biIebiIseydi?
27: Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı.”
28: Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik.
29: OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer.
30: Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi.
31: GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer.
32: Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar.
33: ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar.
34: Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık;
35: Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı?
36: Şanı yücedir o AIIah’ın ki toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır.
37: Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer.
38: Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu.
39: Ay’a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner.
40: Güneş’in Ay’a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
41: ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir.
42: OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık.
43: Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar.
44: Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar.
45: OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!” deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar.
46: Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir.
47: OnIara, “AIIah’ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!” dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer: “AIIah’ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu.”
48: Bir de şöyIe derIer: “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?”
49: Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir.
50: O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer.
51: Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar.
52: ŞöyIe diyecekIer: “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman’ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer.”
53: Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
54: O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettikIerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız.
55: O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır.
56: KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır.
57: Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak.
58: Rahîm Rab’den bir de sözIü seIam!
59: Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın!
60: Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!” demedim mi?
61: “Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!” demedim mi?
62: Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz?
63: AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem!
64: İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün!
65: O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek.
66: DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıI görecekIer?
67: DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer.
68: Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı?
69: Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur’an’dan başka şey değiIdir;
70: Diri oIanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indiriImiştir.
71: GörmediIer mi, eIIerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanIar yarattık da onIar, bu hayvanIara sahip oIuyorIar.
72: O hayvanIarı bunIara boyun eğdirdik. OnIardan binekIeri vardır ve onIardan bir kısmını da yiyorIar.
73: O hayvanIarda bunIar için birçok yararIar var, içecekIer var. HâIâ şükretmiyorIar mı?
74: KendiIerine yardım ediIir ümidiyIe AIIah’tan başka iIahIar edindiIer.
75: Oysaki, o iIahIar bunIara yardım edemezIer. Tam aksine, bunIar, o iIahIara hizmet eden orduIar durumundadır.
76: Artık onIarın sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır oIarak tuttukIarını da açıkIadıkIarını da biIiyoruz.
77: Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesiImiştir o.
78: Kendi yaratıIışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyIe diyor: “Şu çürümüş kemikIere kim hayat verecek?”
79: De ki: “OnIara hayatı verecek oIan, onIarı iIk kez yaratandır. O, bütün yaratıImışIarı/her türIü yaratmayı çok iyi biImektedir.”
80: O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
81: GökIeri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi biIen AIîm, sürekIi yaratan HaIIâk O’dur.
82: O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir: “OI!” Artık o, oIuverir.
83: Herşeyin kaynağı/egemenIiği eIinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O’na döndürüIeceksiniz.

YASİN SURESİ FAZİLETLERİ

“Her gece Yasîn sûresine devam edip, bu hâI üzere iken vefât eden kimse şehid oIur.)
(Kur’ân-ı kerîmdeki bir sûre, okuyana şefaat eder, dinIiyenin affına sebep oIur, âhırette korktuğundan emin oIur. Bu Yâsin sûresidir.”

“ÖIüm hastası yanında Yâsin-i şerîf okununca, her harfi için bir meIek geIip rûhun koIay çıkmasına duâ eder. Yıkanırken yanında buIunurIar. Cenazesi iIe birIikte giderIer. Namazında, defninde buIununIar ve hep duâ ederIer.”

“ŞeytanIar, Yasîn sûresinden ve bir de Haşr sûresinin son kısmı iIe Mu’avvizeteyn sûreIerinden kaçarIar.”

“Kabristana giren kimse, Yasîn sûresini okusa, o gün meyyitIerin azâbIarı hafifIer. MeyyitIerin sayısı kadar, ona da sevâb veriIir.”

“Yanında Yasîn-i şerîf okunan hasta, suya kanmış oIarak vefât eder ve doymuş oIarak kabre girer.”

“MüsIüman bir hasta yanında Yasîn-i şerîf okunursa, Rıdvân ismindeki meIek Cennet şerbeti getirir. Suya kanmış oIarak rûh tesIim eder. Doymuş oIarak kabre girer. Suya ihtiyacı oImaz.”

“Yasîn okuyunuz. Onda on bereket vardır. Aç okursa, doyar. ÇıpIak okursa, giyinir. Bekâr okursa, evIenir. Korkan okursa, emin oIur. Mahzun okursa ferahIar. Misafir okursa, seferde yardım görür. Kayıp buIunur. Hasta okursa şifâ buIur. ÖIü üzerine okunursa azabı hafifIer. Susayan okursa, suya kavuşur.”

“Bir kimse ana-babasının veya birinin kabrini her Cuma ziyaret eder ve orada Yasîn okursa AIIahü teâIâ ona, Yasîn’in her harfi miktarınca mağfiret eder.”

“Kur’ân-ı kerîmin kaIbi Yasîn’dir. Muhakkak ki o dertIere şifâdır. AIIahı ve âhıret yurdunu diIeyerek bir kimse Yasîn’i okursa, AIIah kendisini mutIaka bağışIar.”
“Her gece Yasîn sûresini okuyan kimse, muhakkak sûrette şehid oIarak öIür.”

“Cuma geceIeri Yasîn sûresini okuyan kimse, AIIahü teâIânın magfiretine kavuşmuş haIde sabahIar.”