Üç Ayların Fazileti

Allah (c.c.) bizler için rahmeti bol olan günler ve aylar bahşetmiştir. Nasıl ki günler arasında Cuma günü faziletli bir gün ise, üç aylar olarak bildiğimiz Receb, Şaban ve Ramazan ayları da mübarek aylardır. Receb ayı girince Peygamberimiz (s.a.v.) “Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua ederdi. Recep ayında, Regaip ve Mirac; Şaban ayında Berat; Ramazan ayında ise Kadir Gecesi gibi dört ayrı gece bulunmaktadır. Bu gecelere halk arasında kandil geceleri de denir. Kandil anlayışı Peygamber Efendimizin zamanında yoktu. Hicri üçüncü asırda genelde tasavvufi çevreler tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı da ise ilk kez 2. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlanması ile birlikte Kandil olarak anılmaya başlanmış ve görkemli törenlerle kutlanmaya başlanmıştır.

Bu mübarek aylarda kefaret ve kaza borcu olanlar oruçlarını tutabilirler. Üç aylarda namazları kaçırmamaya, nafile ve kaza orucu tutmaya, zikir ve duaları çoğaltmaya, Kur’an okumaya, tövbeleri yenilemeye, nefis muhasebesi yapmaya özen göstermeliyiz. Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidinin daha fazla olduğu aylardır.

Bu ayların Müslümanlarca değerli olmasının sebeplerinden birisi de Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu aylar hakkında verdiği haberlerdir. Efendimiz(s.a.v.); “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyurmuştur.

RECEB AYI: Receb kelimesi herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak manalarına gelir. Bir ayet-i kerime meali:

“Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmet edilen] aylardır.” [Tevbe 36]

Cahiliye devrinde Araplar, putları için bu ayda kurban keserlerdi. Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı, haram aylardan biridir. Receb ayı, birbirini takip eden bu üç aydan (haram olan diğer aylar)hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için Recebü’l ferd adı da verilmiştir. Recep ayı, içinde iki kandil gecesi bulunmasından dolayı faziletli bir aydır. Kim recep ayının bir gününü oruç tutarak geçirirse Allah’ın rızasını kazanmış olur. Allah’ın gazabı ondan uzaklaşır ve cehennem kapılarından birisi ona kapanır.

Regaip Kandili

Regaip; kelime olarak herhangi bir şeyi istemek, arzulamak ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaip Kandili’ dir. Müslümanlar için Cuma gecesi ayrıca kıymetlidir. Bu iki önemli gece bir araya gelince daha kıymetli olur. Allah Teala bu gecede Müminlere ihsanlar ve ikramlar yapar.

Miraç Kandili

Recep ayının içinde bulanan bir başka gece de bereketin coştuğu mübarek Miraç Gecesidir. Allah Teala’nın sevgili kulu ve rasulü Hz. Muhammed (s.a.v.)’i; Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürdüğü ve oradan da kendi huzuruna yükselttiği bir gecedir.

Miraçta, Efendimize (s.a.v.)’e şu üç şey verildi:  1) Beş vakit namaz 2) Bakara Suresinin son kısmı (Amenerresulü) 3) Bu ümmetten Allah’a şirk koşmayan kimselerin günahlarının bağışlanacağı müjdesi. 

ŞABAN AYI: Şaban ayının Araplar arasındaki eski adı ‘Azil’ dir.  Şaban ayının en önemli hususiyetlerinden birisi de, Berat gecesinin bu ayın on beşinci gecesine tesadüf etmesidir. Aişe annemiz buyuruyor ki:“Resulullahın, hiçbir ayda, Şaban ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şabanın tamamını oruçla geçirirdi.” [Buhari]

Berat Kandili

Günahlardan kurtulmak, ilahi affa ulaşmak için Allah’ın biz Müslümanlara lütfettiği kıymetli bir gecedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Şaban ayının 15. gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim! Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim.” buyurur.

  • Anne ve babasını incitenler,
  • Büyücüler,
  • Başkalarına kin besleyenler,
  • İçki düşkünleri bu gecenin faziletinden yararlanamazlar.

 

RAMAZAN AYI: Kur’an ve oruç ayı olup, içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini de barındırır. Peygamberimiz s.a.v. ’in “Ümmetimin ayıdır” diye bahsettiği, iyilik, tövbe, istiğfar ve sabır ayıdır. Peygamber efendimiz, Ramazan-ı şerifin fazileti hakkında şöyle buyuruyor:

“Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teala, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.”

Ramazan Ayının Özellikleri

  • Kur’an-ı Kerim’de ismi açık olarak geçen tek ay Ramazan ayıdır. Bütün insanlığı huzura ve saadete kavuşturmak için gönderilen Kur’an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamıştır.
  • Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi Ramazan Ayındadır.
  • İslam’ın beş esasından biri olan oruç bu aya tahsis edilmiştir.
  • Teravih namazı da bu aya mahsus ibadetlerimizdendir.

Kadir Gecesi

Ramazan ayı içinde kutlanan ve “bin aydan daha hayırlı olduğu” Kur’an-ı Kerimde açıklanan bir gecedir. Kadir kelime olarak; değer, kıymet ve itibar anlamlarına gelir. Bu gece melekler Allah’ın emriyle yeryüzüne iner ve Müslümanlara dua ederler. Kadir Gecesi, Allah katında kıymeti pek yüksek bir gecedir. Ramazan ayı içinde gizlenmiştir bu nedenle hangi günün Kadir Gecesi olduğu tam olarak belli değildir. Peygamberimiz onu tek sayılı günler içinde, mesela Ramazan’ın üçü, yedisi, yirmi yedisinde aramamızı söylemiştir. Alimlerimizin büyük bir kısmı Ramazan’ın 27. gecesi Kadir Gecesi’dir demişlerdir.

Esma-ül Hüsna “Es-Selam”

 

ES-SELAM: Kullarını selamete güvene çıkaran, cennetteki mümin kullarına selam veren O’dur. Es-selam esmasının ebced değeri 131’dir. İnsanlar selamlaşma sırasında Allah’ın bu ismiyle selamlaşırlar. Es-selam ismi şerifinin zikir vakitleri sabah gün doğduğu vakit ve ikindinin son vaktidir. Bu ismi şerif zikir saati olan vakitlerde ve her vakitte ‘Es-Selam – Ya-Selam’ diyerek okunur.

 Es-selam İsminin Faziletleri

Es-selam ismi şerifini devamlı okuyan kimse her türlü felaketten korunur, Allah’ın himayesine girer ve koruma altına alınmış olur.

Her namazın arkasından “Ya Selam” isminin zikrine devam eden kimse adalet ve selamete ulaşır, emniyet ve güvende hisseder, Allah böyle kimseleri her türlü zulümden ve kötülükten korur.

“Ya Selam” ismi şerifi, eceli henüz gelmemiş bir hastaya her gün 131 defa okunursa hastalık kısa bir süre içerisinde iyileşir ve hasta sağlığına kavuşur.

Cuma ezanı okunduğu sırada “Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. Selamün kavlen min Rabbi’n-Rahim ” okuyup ardından 17161 kere “Ya Selam” ismini zikredenin dileği hayırlı bir vakitte gerçekleşir.

Her türlü sıkıntı ve dertten selamete çıkmak için ve korkulardan korunmak için her gün 131 defa “es-Selam” diyerek zikretmek gerekir.

Bekar bir kimse günde 131 defa ‘Ya Selam’ ismini zikre devam ettiği takdirde ona hayırlı bir vakitte evlilik nasip olur. Evli olan bir kimse okursa eğer bir ömür mutlu bir evlilik sürer.

 Selam İsmi Geçen Kur’an Ayetleri

“Siz bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.”
Nisa- 86

“Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”
Ahzab-56

“Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin.”
Nur-61

“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip ( izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır.”
Nur, 24/27

“O öyle Allah’tır ki, O’ndan başka tapılacak yoktur. Öyle melik ki, mukaddestir, selamete erdirendir, güven verendir, görüp gözetendir, onurludur, dilediğini ister istemez zorla yaptırandır, her hususta büyüklüğünü gösterendir, Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir.”
Haşr-23

“Ayetlerimizi iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: ” Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tevbe eder, kendini düzeltirse ( bilmiş olun ki) o, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
En’am, 6/54

“Allah selam yurduna (cennete) çağırıyor ve dilediğine de bir doğru yola hidayet buyuruyor.”
Yunus-25

“Sabretmenizden dolayı size selam olsun. Dar-ı dünyanın ( dünya yurdunun) akıbeti ( sonucu) ne güzel.”
Ra’d-24

“Orada onların duaları, “Sen bütün noksan sıfatlardan uzaksın Allahım!” karşılıklı iyi dilekleri de “selam” şeklinde olacaktır. Ve duaları, “Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun” diyerek son bulur.”
Yunus- 10

“İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri ‘selam!’ dır.”
İbrahim – 23

Dinimizde Akraba İlişkilerinin Önemi

Yüce Allah tarafından en üstün vasıflarla yaratılmış olan insan, ailesine, anne babasına ve bütün akrabalarına karşı sorumlu bir varlıktır. Kuşkusuz İslam dini, akrabalık ve aile ilişkilerine büyük önem vermiş, bu ilişkilerin ilkeli, sağlam ve devamlı olmasına da özen göstermiştir.

Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Fakat akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bu nedenle akrabaya ziyaret ve ilişkiyi kesmemek dinimizde çok büyük bir öneme sahiptir. Ziyaretler yalnız Allah rızası için olmalıdır. Önce anne ve baba daha sonra ise diğerleri ziyaret edilmelidir.

Allahü Teâlâ buyuruyor ki:

“Ben Rahmanım, rahmi yarattım, ona kendi ismimden isim verdim. Akrabasını gözeteni gözetirim. İlgisini kesenle de ilgiyi keserim.”

Günah işlemeye sebep olacak akrabayı ziyaret gerekmez. Fakat salih olan akrabayı ziyaret gerekir.Salih akrabayı hiç olmazsa, haftada veya ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemeli, uzak şehirde ise mektupla, telefonla gönlünü almalıdır. Akrabayı ziyaret etmeden onlara çeşitli yardım yapmak, gönüllerini almak, sıla-i rahm yerine geçer. Çünkü sıla-i rahm, yalnız akrabayı ziyaret değildir. Her ne şekilde olursa olsun onları memnun etmektir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

“Sıla-i rahm demek, ahbap ve akrabasından gördüğü iyiliğe karşı ona iyilik etmek değil, kendisinden kesilen akrabasını arayıp ziyaret ve iyilik etmektir.”
بِسْمِ اللهِ الْرَحْمَنِ الْرَحيِمِ
وَ ءَاتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَ الْمِسْكِينَ وَ ابْنَ السَّبِيلِ وَ لاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا

Bismillahirrahmanirrahim

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de tamamen saçıp savurma.”

İsra suresi, ayet 26

Görüldüğü gibi yakınlarımızla iyi münasebetler geliştirmemiz ve onların sıkıntılarını paylaşmamız, Allah’a imandan sonraki en önemli vazifelerimizden birisidir. Çünkü aile ve yakınlar arasındaki birlik, toplumsal beraberliği meydana getirmektedir. Bu kutsal yapının içindeki güçlü iletişim ve dayanışma, sağlıklı nesillerin yetişmesine ve sağlıklı fikirlerin gelişmesine büyük katkı sağlamaktadır.

Bir müslüman, müslüman kardeşini ziyaret edince, 70 bin melek “Ey Rabbimiz, senin rızan için ziyaret eden bu kulundan razı ol” diye dua ederler.

Yüce Allah buyurur ki:

“Benim için birbirini ziyaret eden, benim için birbirini seven, benim için veren, benim için birbirine yardım eden, sevgime mazhar olur.”

Dua ve Sevgi ile..

Yeni Yıla Girerken Okunacak Dua

Koca bir yılı devirdik. Kayıplarımız da oldu, kazançlarımız da oldu elbette.. Yaşam telaşımızı sürdürürken yaptığımız her işte yalnızca bir şey bizler için önemli olmalı, o da yüce Allah’ın rızası… Geçip giden 365 günde bilmeden veya bilerek işlediğimiz tüm günahlar için Allah’a yakararak, yürekten pişmanlığımızı dile getirip tövbe ederek, o günaha tekrar dönmemeli. Allah’a el açıp hayırlı bir ömür dilemeli. Ömrümüzden eksilen bir yıl, bizi ölüme yaklaştırıyor. Bunu unutmamalı… Yaşayacağımız yeni yılın öncekinden daha hayırlı geçmesi için önce yaşantımızın maddi ve manevi muhasebesi yapılarak yanlışların farkına varılmalı. Yüce Rabbimizin razı olduğu şekilde yaşayıp onun razı olduğu amelleri yaparak, hayırlı işler ve hayırlı kazançlar getiren işlerde gayret ederek, ibadet ve dualara devam ederken hayırlı bir şekilde yılın geçmesi için yeni yıla girerken, yeni yılın başında aşağıdaki dua okunur.

Bismillahirrahmanirrahim.

“Allâhümme ente’l-ebediyyü’l-kadimu’l-hayyü’l-kayyümü’l-kerimü’l-hannânü’l-mennânü.Ve hâzihi sennetün cedidetün.Es’elüke fihe’l-ısmete mine’s-şeytan’r-racimi ve evliyâihi: Ve’l-avne âlâ hâzihi’n-nefsi’l-emmâreti bi’s-sût.Ve”l-istiğale bi mâ yukarribuni ileyke yâ ze’-celali ve’l-ikram.”

”Allah’ım! Sen Ebedi ve Kadim’sin. Başlangıcı ve sonu olmayan Hayy ve Kayyum’sun. Hayat sahibi ve her şeyi kıvamında tutansın. Kerim ve Hannan’sın. Sonsuz ikramların ve şefkatin sahibisin. Bu gün yeni seneye giriyoruz. Bu yeni senede, lanetlenmiş şeytanın ve yardımcılarından beni korumanı senden istiyorum. Ve yine senden devamlı kötülüğe teşvik eden nefsimden beni korumanı istiyorum. Ve yine senden beni sana yaklaştıracak işlerle meşgul olmam konusunda bana yardımcı olmanı istiyorum. Ey celal ve ikram sahibi Allah’ım!..”

Dinimizde Rüya Görmek

Rüya, uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütünü, görülen hayaller dizisi, hayal, düş, ümit anlamına gelir.
Rüyada çeşitli hikmetler vardır. Kimi için bir müjde, kimi için bir ikazdır. Kur’an-ı kerimde rüya ve tabiri ile ilgili pek çok bilgi vardır.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Güzel rüya müjdedir.”

Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (Sav) rüyalar hakkında şöyle buyurmuştur:

“Rüyâ üç kısımdır: Birincisi sâlih rüya olup Allah’tan bir müjdedir; ikincisi şeytanın verdiği korku, (vesvese) ve hüzündür; üçüncüsü de kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdir. Kim rüyasında hoşlanmadığı bir şey görürse, onu başkalarına anlatmasın; hemen kalkıp namaz kılsın…”

Rüya tabiri, ilim işidir. Herkes tabir edemez. Çünkü tüyadaki sembollerle günlük hayattaki olaylar arasındaki benzerliğe bakılarak yapılır. Bu ilgiyi kuramayanlar o yorumu yapamazlar. Hele günümüzde bu ilmi bilen yok gibidir. Rüyalarımızı, anlatacaksak, bilhassa güzel olanları salih kimselere anlatmalıdır. Çünkü salih kimse, rüya tabir ilmini bilmese de, hayra yorar, ondan zarar gelmez. Kötü, karışık rüyaları kimseye anlatmamalıdır.

Rüya iyi ise, hayırdır inşaallah demeli, kötü ise, Allah teâlâ bu rüyanın şerrinden seni muhafaza etsin denmelidir.

Görmediği rüyayı gördüm demek de çok kötüdür. Çünkü hadis-i şerifte:

“En büyük yalan, görmediği halde, rüyamda şöyle gördüm demektir.” buyurulmuştur.

Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (Sav):

“Sizden biri sevdiği bir rüya görürse bilsin ki o Allah’tandır. Bunun için Allah’a hamd etsin ve rüyayı anlatsın. Bunun dışında hoşuna gitmeyen bir şey görürse o da şeytandandır; şerrinden Allah’a sığınsın ve kimseye anlatmasın. O rüya ona zarar vermez.” buyurmuştur.

Hayırlı rüyalara…