Peygamberlerin Kur’an’da geçen duaları, Hz. İbrahim’in babası için ve Hz. Nuh’un oğlu için ettikleri dua haricinde kabul edilmiş dualardır. Herhangi bir peygambere ait olmayan ve müminlerin dilinden aktarılan dualar ise, yüce rabbimizin müminlere, kendisine nasıl dua edileceğini öğrettiği dualardır. “Kul’”, “De ki” ile başlayan dualar, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e öğretilen dualardır.
Peygamberimizin Kur’an’da geçen duaları şunlardır;
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Fe-in tevellev fekul hasbiya(A)llahu la ilahe illa hu(ve) ‘aleyhi tevekkeltu vehuve rabbu-l’arşi-l’azim
Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir.” (Tevbe,129)
**
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Kuli(A)llahumme malike-lmulki tu/ti-lmulke men teşau vetenzi’u-lmulke mimmen teşau vetu’izzu men teşau vetużillu men teşa(u) biyedike-lḣayr(u) inneke ‘alâ kulli şey-in kadir(un)
De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Ali imran,26)
**
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Vekul rabbi e’użu bike min hemezati-şşeyatîn.Ve e’użu bike rabbi en yahdurun
De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Müminun,97-98)
**
وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Vekul rabbi-ġfir verham veente ḣayru-rrahimin
De ki: “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” (Müminun,118)
**
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَاناً نَّصِيراً
Vekul rabbi edḣilni mudḣale sidkin veaḣricni muḣrace sidkin vec’al li min ledunke sultanen nasira
De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” (İsra,80)
**
قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Kuli(A)llahumme fatira-ssemavati vel-ardi ‘alime-lġaybi ve-şşehadeti ente tahkumu beyne ‘ibadike fi ma kanu fihi yaḣtelifun
De ki: “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen alemi de bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin.”(Zümer,46)
**
قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ
Kale rabbi-hkum bilhakk(i) verabbuna-rrahmanu-lmuste’anu ‘ala ma tasifun
(Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân’dır” dedi. (Enbiya,112)
**