Kur’an her çağdaki akıl sahibi insana hitap eden, akıllara durgunluk verecek
derecede büyük ve ebedî bir mûcizedir. Diğer peygamberlerin mûcizeleri
dönemleri geçince bittiği, onları yalnız o dönemde yaşayanlar gözlediği halde,
Kur’an mucizesi kıyamete kadar sürecek bir mucizedir.
Hz. Peygamber bir hadislerinde “Hiçbir peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları bir mûcize verilmiş olmasın. Bana mucize olarak verilen ise, ancak Allah’ın bana vahyettiğidir” buyurmuştur (Buhârî, “İ‘tisâm”, 1).
Kur’ân-ı Kerîm, hem söz hem de anlam yönünden mucizedir. O, Arap edebiyatının zirvede olduğu bir dönemde inmiş, Araplara kendisinin bir benzerini getirmeleri için meydan okumuş, üslubu, şaşırtıcı nazmı (ifadesi, lafzı), fesahat ve belagatıyla onları aciz bırakmıştır. Ümmi olan Peygamber’in, Allah’tan aldığı vahiy ile insanlara bildirdiği Kur’an, en yüksek gerçekleri kapsamaktadır. Bilim ve tekniğin sonradan ulaştığı gerçekleri Kur’an asırlarca önceden haber vermiş, hiçbir buluş ve bilimsel gelişme, onun içeriği ile ters düşmemiştir.
“Manevi Mucize Kur’an” için bir yorum