Hadislerdeki İllet ve Hikmeti Tespit Etmek

Hadisleri sağlıklı anlamanın ve yorumlamanın ilkelerinden biri de hadiste yer alan hükümlerin illetlerini ve hikmetlerini tespit etmektir. Bunu tespit etmek için sorulması gereken soru “niçin” sorusudur. Zira “niçin” sorusu, sadece anlamaya değil açıklamayı da gerektirir.

Kuşkusuz Hz. Peygamber in bir hüküm koyarken dikkate aldığı genel ve özel birtakım esaslar vardır. Genel ve küllî esaslar, makâsıdü’ş-şeria olarak bilinen dinin temel gaye ve ilkeleridir. Özel esaslar ise hükmün sebebini ve amacını ifade eden illet ve hikmet tir. Bir hadisteki hükmün bizler için nasıl bir anlam ifade ettiği, hadisin dayandığı sebep, illet ve hikmetin tespitine bağlıdır. Eğer illet devam ediyorsa hüküm de bakı kalacak, sebep ortadan kalkmışsa hüküm de ortadan kalkacaktır. Mesela, illet ve hikmeti bilinmezse Hz. Peygamberim, “Ateşte pişen yiyeceklerden dolayı abdest alın.” ~ hadisi gereği hemen hemen her yemekten sonra abdest almak gerekecektir. Ancak bu söze muhatap olan toplumun, bilhassa yağlı yiyeceklerden sonra, “Kokusu yokluğundan hayırlıdır.” deyip ellerini üzerine sürdüğü, Hz. Peygamberim, bu toplumu su kullanımına alıştırmak gibi bir amacının olduğu bilinir, aynca “vudû” kelimesinin de Arapçada “el yıkamak” manasına da geldiği tespit edilirse o takdirde hadis, “Ateşte pişen yiyeceklerden sonra ellerinizi yıkayın.” şeklinde anlaşılacaktır.

Öğle ve yatsı namazlarını geç kılmanın fazileti üzerinde duran Hz. Peygamber, ikindi namazının ilk vaktinde kılınması gerektiğini söylemiş, bu namazı geciktirmeye dahi razı olmamış ve güneşin batışından hemen önce kılanı gördüğünde ise şöyle demiştir: “Bu, münafık namazıdır. (Münafıklar) oturup güneşi gözetir, batışına yakın bir vakitte kalkıp (karga gibi) dört defa yeri gagalar ve Allah’ı az Zikreder.”

Aslında bütünlük ilkesini esas alırsak beş vakit namazın beşi de önemlidir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Öyleyse Hz. Peygamber in, ikindi namazına atfettiği bu önem nasıl izah edilebilir?

Şah Veliynıllah Dihlevî, salt ibadetle ilgili bu konuyu dahi Medine toplumunun tarihsel ve toplumsal şartlarıyla izah etmiştir. Bir tarım toplumu olan Medine’de, insanları en çok namazdan alıkoyacak vakit, ikindi vaktidir; zira bu vakit, esnafın çarşı pazara, çiftçinin tarla ve bahçesine gittiği en uygun vakittir.

Gündüz iki vakitte mesai yapılıyordu: Biri, sabah namazından sonraki vakitti ki bu vakitte namaz yoktu ve öğle vakti gelmeden -iklim icabı- herkes evine çekiliyordu. Kaylûle (öğle uykusu) Arap’m vazgeçilmez alışkanlığıydı; hatta sıcak iklimden dolayı Hz. Peygamber, öğle namazının ikindi serinliğine doğru kılınmasının daha efdal olduğunu söylemişti.” Çalıştıkları ikinci vakit ise ikindi vaktiydi. İşte Dihlevîye göre, bu mesai insanları namazdan alıkoyduğu için Hz. Peygamber, terğîb ve terhîb kastıyla ikindi namazının önemi üzerinde hassasiyetle durmuştur.”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s