İnananların Mükafatı

“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: ‘Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin.’ Onlar şöyle derler: ‘Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzelmiş!’ Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış halde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve ‘Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur’ denilmiştir.”
(Zümer, 39/73-75)

Dünya hayatının bin bir çeşit zorluğunu aşarak, nefsine ve şeytana karşı verdiği mücadelenin mükâfatı mümin için cennet olarak belirlenmiştir. Allah (c.c)’a karşı verilen hesap yüz akıyla tamamlandıktan sonra, cenneti hak edenler grup grup cennete sevk edilecekler, cennet ve görevlileri onları karşılayacak. Kendilerine “hoş geldiniz” denerek iltifat edilecek.

cennettArtık bundan sonra imtihan yok. Bela, musibet yok. Hastalık, ölüm yok. Horlanma, dışlanma yok. Açlık, sefalet, zulüm yok. Geçim derdi yok. Düşmanlık, yok. Barış ve güven var, huzur ve mutluluk var. Bolluk var. “Öte git” diyen yok. Haset, kin, intikam, kan davası, yalan, iftira, dedikodu, laf taşıma, hakaret, dolandırıcılık, adam kayırma, onun bunun hakkını yeme gibi insan huzurunun baş düşmanı şeyler yok artık. Her türlü kötülükten soyutlanmış, huzur, güven ve mutluluktan ibaret yeni bir hayat başlıyor artık.

Hazinesi sonsuz olan yüce Allah’ın takdiri ile nimetleri sergilenen cennet, kitabımız Kur’an’da geniş şekilde tanıtılmıştır. Bu nimete nail olan insanlar, dünyada özlemini çektikleri şeylere burada ulaşacaklardır. İnancını ve insanlığını yitirerek heva ve heveslerinin peşine takılıp, şeytanın teşviklerine aldananlar bu nimetlerden yoksun kalacaklardır. Dünyada iken hayatlarında, barış, saygı, itaat, sevgi ve türlü güzellikler olanlar, inanmanın ve güzel işler yapmanın tatlı sonuna ermiş olacaklardır. Bu, Allah’ın vaadidir ve artık bu söz yerini bulmuştur. Rabbimiz, şöyle buyurmaktadır:
Cennet Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. Onlara şöyle denir: ‘İşte bu, size (dünyada) vaat edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahman’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” *

“Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahman’ın, kullarına gıyaben vaat ettiği ‘Adn’ cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun vaadi kesinlikle gerçekleşir. Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) ‘selam!’ (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.”**

 “Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mümin olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.” ***

“Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız. İşte, bu yapmakta olduklarınıza karşılık size miras verilen cennettir.” ****

*(Kâf, 50/31-33)
**(Meryem, 19/60-63)
*** (Tâ-Hâ, 20/75-76)
****(Zuhruf, 43/71-73)

Kaynak: kuran.diyanet.gov.tr

Ayetlerde “Cehennem”

cehennem

“O inkarcı kafirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir.” (3:12)

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkar etmenize karşılık azabı tadın (denecektir).” (3:106)

“Allah onlara: Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine girin! der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki: “Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem ateşinden kat kat azab ver”. Allah der ki: “Herkesin azabı kat kattır, fakat siz bilemezsiniz”. (7:38)

“Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur. O halde yaptıklarınızdan dolayı azabı tadın” (7:39)

“Şüphesiz ki ayetlerimizi inkar eden kafirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (4:56)

“Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: “Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb’imizin ayetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık” dediklerini bir görsen!” (6:27)

“Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: “Bu, bir gerçek değil midir?”. Onlar da: “Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir” derler. Rableri de onlara: “Öyleyse inkarınız sebebiyle azabı tadın!” der.” (6:30)

“Gözleri cehennemlikler tarafına çevrilince de :”Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber eyleme!” derler.” (7:47)

“A’raftakiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı.” (7:48)

“Cehennemdekiler, cennettekilere: “Bize biraz su akıtın veya Allah’ın size verdiği rızıktan bize de verin.” diye seslenirler. Cennettekiler de: “Allah, bunların ikisini de kafirlere haram kıldı.” derler” (7:50)

“(Allah), onların hepsini topladığı gün, cinlere: “Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız” der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: “Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık”. Allah da:”Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah’ın dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksınız” der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.” (6:128)

 

“Bizim ayetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız.” (7:40)

“Onlara cehennemde ateşten bir yatak, üstlerine de (ateşten) örtüler vardır. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız.” (7:41)

“Cennet ehli, cehennem ehline: “Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar da “evet” derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: “Allah’ın laneti zalimler üzerine olsun!” (7:44)

 

cehennem

“Onlar ki, dinlerini bir eğlence ve oyun yerine koydular ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Onlar, bugüne kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün onları öyle unuturuz.” (7:51)

“Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarfeden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.” (8:36)

“Allah, murdarı temizden ayırdetmek için ve bir de murdar kısmını birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya getirmek ve topunu birden cehenneme koymak için böyle yapar. İşte bunlar o hüsran içinde kalanların ta kendileridir.” (8:37)

“O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): “İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!” denilecek.” (9:35)

“Ardından da Cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir.” (14:16)

“Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez. Arkasından da çetin bir azab gelecektir.” (14:17)

“Ey Peygamber! İnsanları, azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım.” Onlara: “Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?” denilir.” (14:44)

“”Şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir.” (15:43)

“Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır.” (15:44)

“(O kâfirler), kendilerine zulmetmiş kimseler olarak, meleklerin, canlarını aldıkları kimselerdir. O vakit onlar şöyle diyerek teslim olurlar: “Biz, bir kötülükten dolayı yapmıyorduk.” (Onlara): “Hayır, Allah sizin ne maksatla yaptığınızı elbette çok iyi bilendir.” (16:28)

“O halde içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin” denir. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür! (16:29)

“Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak oraya girer” (17:18)

“Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!” (18:29)

 

Kaynak: meal.ihya.org

Hz. Muhammed ve Duaları

Dua

Peygamber Efendimiz, nasıl dua edileceğini bize öğretmek için dua etmiştir. Bazıları şunlardır:

“Allah’ım, bizi dostlarınla dost, düşmanlarınla düşman olanlardan eyle!” (Tirmizi)

“Allah’ım, fayda vermeyen ilimden, kabul edilmeyen amel ve duadan sana sığınırım.” (Müslim)

“Allah’ım, senden, bilip bilmediğim her hayrı ister, her şerden sana sığınırım.” (Taberani)

“Allah’ım, bizi dünya zilletinden ve ahiret azabından muhafaza eyle!” (Müslim)

“Allah’ım, günahımı affet ve rızkıma bereket ver!” (İ. Ahmed)

“Allah’ım, kötü huy, kötü iş, kötü arzu ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.” (Ebu Davud)

“Allah’ım, yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım.” (Nesai)

“Allah’ım, ölüm anındaki sıkıntılara karşı bana yardım et!” (Tirmizi)

“Allah’ım, beni çok şükreden ve çok sabreden kullarından eyle!” (Bezzar)

“Allah’ım, beni çok zikreden ve emrine uyan kullarından eyle!” (Tirmizi)

“Allah’ım, ilmimi arttır!” (Tirmizi)

“Allah’ım, kulak, göz, dil, kalp ve şehvetimin şerrinden sana sığınırım.” (Nesai)

“Allah’ım, nankörlükten ve kabir azabından sana sığınırım.” (Müslim)

“Allah’ım, bana hidayet, takva, tok gözlülük ve zenginlik nasip eyle!” (Müslim)

“Allah’ım, bana sıhhat, iffet, güzel ahlak ver ve kaderine rıza göstermemi nasip et!” (Taberani)

“Allah’ım, gazabından rızana, cezandan affına, azabından rahmetine sığınıyorum.” (Müslim)

“Allah’ım, her zorluğu bana kolaylaştır! Dünya ve ahirette afiyet ver!” (Taberani)

“Allah’ım, kalbimi ve amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten koru!” (Hatib)

“Allah’ım, beni ilimle zengin et, hilmle süsle, takva ile şereflendir!” (İ. Neccar)

“Allah’ım, iyiliğimi gizleyen, kötülüğümü yayan hilekar dosttan sana sığınırım.” (İ. Neccar)

“Allah’ım, ölüm anında, şeytanın galebesinden sana sığınırım.” (Nesai)

“Allah’ım, kötü kadınların fitnesinden sana sığınırım.” (Hariiti)

“Allah’ım, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım.” (Nesai)

“Allah’ım, bize öyle bir şifa ver ki, geride hiç bir hastalık kalmasın!” (Ebu Davud)

“Allah’ım, Cenneti elde edip Cehennemden kurtulmayı senden istiyoruz.” (Hikim)

“Allah’ım, sana dua edilince kabul ettiğin, bir şey istenince verdiğin, musibet ve sıkıntıların kalkması istenince kaldırdığın ismin hürmetine, senden istiyorum.” (İbni Mace)

“Ya Rabbi, ölümü bana kolaylaştır!” (İbni Ebi-d-dünya)

“Bizi açık ve gizli bütün günahlardan koru!” (Taberani)

“Allah’ım, ürpermeyen kalpten ve doymayan nefisten sana sığınırım.” (Müslim)

“Allah’ım, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, düşkün ihtiyarlıktan sana sığınırım.” (Hikim)

“Allah’ım, bize dini musibet verme! Bize acımayanları başımıza musallat etme!” (Tirmizi)

“Allah’ım, bana öyle bir iman ve yakin ver ki, sonu küfür olmasın!” (Tirmizi)

“Allah’ım, denizlerin arasını ayırdığın gibi, beni Cehennem azabından koru!” (Tirmizi)

“Allah’ım, fakirlikte de, zenginlikte de tutumlu olmayı nasip et!” (Buhari)

“Allah’ım, borç altında ezilmekten ve düşmanın galebesinden sana sığınırım.” (Nesai)