Ayetlerle Yasaklar

Haksız Yere Hiçbir Cana Kıymayın

Haksız Yere Cana Kıymak

Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun hakkını alması için velisine söz hakkı verdik. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Zaten kendisine bu yetki verilmekle o, alacağını almıştır.
İsra, 33

Yüce Rabbimizin biz insanlara bahşetmiş olduğu en büyük nimet hayattır. Bu nedenle yüce Allah, haksız yere cana kıymayı kesin olarak yasaklamıştır. Haksız yere canına kıyılan kişinin ailesine kısas yani bu suçu işleyene aynısı ile karşılık vermek hakkı tanınmıştır. Ayetlerde: “Ey aklı ve gönlü işleyenler, kısasta sizin için hayat vardır. Bu sayede korunmanız umulmaktadır.” (2/179) buyrularak haksız yere cana kıyan bir katilin öldürülmesinin, Allah tarafından insanlara bahşedilmiş olan yaşam hakkının bu kadar kolay ortadan kaldırılmasının önüne geçeceği yani kısas uygulamasının insanların bu konuda daha hassas olmalarını sağlayacağına dikkat çekilir. Günümüzde pek çok kişi yasalardaki boşlukları ya da bir af ümidini fırsat bilmekte bundan cesaret alarak gözünü kırpmadan insanların canına kıyabilmektedir. Kısas, özellikle kırsal kesimlerde sıkça rastlanan töre cinayetlerinin de ciddi anlamda önünü kesecek bir uygulamadır. Adeta dinselleştirilmiş töre uygulamaları sebebiyle yıllarca pek çok insanın haksız yere katledildiği bilinmektedir. Yine ayette ifade edildiği gibi kısas hakkı tanınan tarafın öldürmekte sınır tanımazlık edip aşırılığa gitmemesi emredilir. Kan davaları sebebiyle yıllarca haksız yere pek çok insanın canına kıyıldığını gördük. Kan davası güdülen taraflar açısından da kısas hakkı ilk defa haksız yere öldürülen tarafındır. Diğer taraf bu davayı sürdürdüğü her defasında haksız yere cana kıymaya devam etmekte ve dolayısıyla her seferinde ilk defa öldürülen tarafa kısas hakkı doğurmaktadır. Tüm bunlar ve benzeri uygulamalar dikkate alındığında yüce Allah’ın aziz kılmış olduğu cana haksız yere kıymanın ayetler tarafından yasaklanarak karşılığında ölüm cezasının verilmesinin hikmeti daha iyi anlaşılmaktadır. Şüphesiz yerdeki ve gökteki tüm canlılar Allah’ın yüce sanatının birer göstergesi olarak insanların hizmetine sunulmuşlardır. Pek çok hayvanın etinden, sütünden, gücünden, yününden ve benzeri özelliklerinden faydalanırız. Bu sebeple tüm canlıları da yüce Allah’ın nimeti olarak görmek, onlara zulmetmemek ve sadece zevk için yapılan avcılık ve benzeri cana kıymaların insanlık dışı davranışlar olduğunu bilmek gerekir.

Gıybet Etmeyin

Gıybet etmek

“Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin!”

Hucurat, 12

Ayetten de görüldüğü gibi Allah her konuda gerçek bilgiye sahip olunmasını istemektedir. Zannederek hatalı bir şekilde haksız yere insanlara çeşitli yakıştırmalarda bulunmak ve insanların ayıplarını ortaya çıkarmak yasaklanmıştır. Yine insanların arkasından olur olmaz şekilde konuşmak, inananların arasını bozacak türlü söz ve eylemlerde bulunmak da yasaklanmıştır. Zanda bulunduğunuz bir kişiye yaptığınız yakıştırmada yanılıyor ve bu yüzden günaha giriyor olabilirsiniz. İnsanlar hakkında gıybet etmeyi: “Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi?” (49/12) şeklinde oldukça çarpıcı bir benzetme ile kınayan ayetler inananları gıybet etmekten ve zanda bulunmaktan men etmektedir. Samimi bir inanan ise inanan kardeşinin kabahatlerini örten, ona hayırlı tavsiye ve öğütlerde bulunan kişidir.

İnsanlar Aleyhine Söz Taşımayın

“Şunların hiçbirine uyma: yemin edip duran, aşağılık, kötüleyip duran, söz götürüp getiren, hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar, kaba, sonra da kötülükle damgalı.”

Kalem, 10-13

Toplum da insanların arasını bozmak için uğraşıp duran ve yaptığı bu kötü davranıştan zevk alan insanlara şahit oluyoruz. Bu insanlar ufacık meseleleri bile abartarak aktarmakta ve insanların birbirine düşmelerini sağlamaktadır. İnananların bu gibi kişilerin oyununa gelmemeleri ve biri hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadıkça insanları kötülememeleri gerekir. Gerçek bir inanana düşen, ciddi meseleleri bile insanların arasında barış ve kardeşlik duygularını besleyici şekilde çözmeye yönelik girişimlerde bulunmaktır. İnsanların aleyhinde söz taşıyarak onları birbirine düşman eden kişilerin çok olduğu toplumlarda huzur ve barış kalmaz. Bu yüzden insanlar arasında fitne ve fesat çıkarmak gayesiyle kötülük için laf taşıyan kişilere fırsat vermemek ve bu kötülüklerinden kurtulmaları için onlara nasihat etmek gerekir.

Yalan Yere Şahitlik Yapmayın, Doğru Bildiğinize Şahitlikten Kaçınmayın  

“Şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse şüphesiz onun kalbi günahkardır. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.”

Bakara, 283

Kur’an ayetleri, insanlar arası adaletin temin edilmesi, hak ve hukukun sağlanması için: “Adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun.” (4/135) diye buyurmaktadır. İnsanların mağdur olmamaları için tanıklık ettiğimiz ya da hakkında sağlam bilgiye sahip olduğumuz konulardaki şahitlikten kaçınmamamızı söylemektedir. Şahitlikten kaçınılmaması gerektiği gibi yalan yere şahitlik de yapılmaması gerekir. Ayetlerde inananların özelliklerinden biri olarak: “Ki onlar, yalan şahitlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu bir tavırla geçip gidenlerdir.” (25/72) diye buyrulmakta ve yine “Şahitliği Allah için dosdoğru yapın…” (65/2) denilerek de yapılan şahitlikte doğru ve dürüst olunması emredilmektedir. Gerek para karşılığında gerekse sevdiği ya da tanıdığı birini beladan kurtarmak uğruna yalan yere tanıklık ederek mağdur durumdaki kişinin kendisini ya da ailesini daha da mağdur hale getiren sayısız örnekle karşılaşmak mümkündür. Hatta zaman zaman haksızlığa uğrayan kişi fakir biriyse şayet tanık olanların hiç biri onun lehine şahitlik etmeye yanaşmazken zengin biri için ise yalan yere şahitlik edecek pek çok insan çıkacaktır. Oysaki gerçek bir inanana yakışan adaleti gereğince yerine getirmek için insanların sosyal ve ekonomik durumlarına bakmaksızın tanıklıkta bulunmaktır. Bazen de insanlar şahit olduğu bir olaya tanıklık ederse pek fazla formalite ile uğraşmak zorunda kalacağını düşünerek yine tanıklıktan kaçınmaktadır. Oysa kaçınmış olduğu tanıklığa bir gün kendisi de ihtiyaç duyabilir ve şayet herkes bu şekilde davranırsa o da kendisi için tanıklık yapacak kimseyi bulamayabilir. Görüldüğü gibi toplumsal düzenin sağlanabilmesi ve insanların haksızlığa uğratılmaması için şahitlikten kaçınılmaması ve adaletin doğru bir şekilde temin edilmesi gerekir. Hiç şüphesiz yüce Allah yapmakta olduklarımızı en iyi şekilde görmekte ve her şeye en güzel şekilde tanıklık etmektedir.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s