Esma-ül Hüsna “El-Mümin”

EL-MÜMİN:Mümin kelime olarak inanan anlamına gelir. Bu mana kullar içindir. Allah için olan mana ise gönüllere iman veren, kendisine güvenenlere emniyet sağlayan ve ferahlık bahşeden demektir.El-Mümin esmasının ebced değeri 136’dır. Güneş doğarken ilk saatlerde, ikindi namazı sonrası, gece okumalarında ise tam gece yarısı okunması daha iyidir.

İmam-ı Kurtubi hazretleri buyuruyor ki:

El-Mü’min ismi, dostlarını azaptan, kullarını zulümden emin kılan demektir. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah onları korkudan emin kılandır) buyurmuştur. (Kureyş 5)

El-Mümin isminin faziletleri

Özel istek ve ihtiyaçları bulunan kimse her gün “136” defa 43 gün boyunca “Ya Mü’min” esmasının zikrine devam etmeli ve sonra isteyeceğini Allah’tan istemelidir.

Düşmanına karşı üstün gelmek ve onu etkisi altına almak isteyen kişi her gün bu esmayı 136 defa “Ya Mü’min” diyerek çekmelidir.

Her gün sabah namazından sonra 267 defa “Ya Mü’min” esmasını okuyan kimse sıkıntıya düşmez, kimseye muhtaç olmaz. Diline yalan girmez, küfür denilen kötü ve çirkin sözlerden korunur.

El-Mü’min esmasının zikrine devam eden kimsenin dünya ve ahiret işleri dengeli bir şekilde yoluna girer.

5 vakit namazdan sonra bu esmayı 137 kere “Ya Mü’min celle celalühu” diyerek zikre devam edenlerin imanları kuvvetlenir, her türlü evham ve kötü alışkanlıklardan kurtulmuş olur.

Mümin İsminin Geçtiği Kur’an Ayetleri

“İnanmak-iman etmek” anlamında “mü’min” kelimesinin geçtiği bazı ayetler şöyledir:

“Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Taha/75)

“Kim de mü’min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.” (İsra/19)

“Hiç mü’min fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.” (Secde/18)

“Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan.” (Taha/112)

“Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl/97)

“Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, ayetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler.

………Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yoluna harcarlar.

………İşte gerçekten mümin olanlar onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, bağışlanma ve değerli rızık vardır.” (Enfal/2-3-4)

El-Mü’min

El-Mü’min esması gönüllerde iman ışığı uyandıran, kendine sığınanları koruyup rahatlatan anlamlarını taşır. El-Mü’min, emniyet ve güven veren, inanan kullarını korku ve endişelerden emin kılan demektir.

Kainatın tek sahibi, Mâlik el-Mülk olan Allah, bu ismini, kendisine iman eden kullarına vermiş, halifesi kıldığı kulunu, ismi ile şereflendirmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet “Ey iman edenler”, “gerçek müminler” diye başlar ve Allah’ın inanan, samimi gönülleri muhatap alarak, kullarıyla konuşmasıyla sürer.

Yüce Allah, mümin kulunu, dünyada da ahirette de yalnız bırakmaz. Dünyada, kulunun imanını ve yakînini artırarak, manevi yönden huzur, güven verir, acılara ve zorluklarına karşı güçlü kılar. Ve kendisine dayanmayı öğreterek, dünya hayatını huzur içinde geçirmesini sağlar.

Tevbe Suresi, 51: “De ki: “Bize Allah’ın bizim lehimize yazdığı (takdir ettiği) şeyden başkası bize dokunmaz. O, bizim Mevlâ’mızdır, müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.”

İnanan kuluna güven verendir O! Her türlü korkudan, endişeden emin kılandır. Mü’min kuluna “elçi”ler göndererek, elinden tutandır.

Kötü hastalıklara yakalanmamak için bu zikir günde 137 kere tekrar edilir. Bu zikri okumaya devam edenlerde müminde olması gereken özellikler zuhur eder ve yalan söylemez, gıybet etmez, zinaya düşmez, kötü ahlaktan muhafaza olur.

  • Her gün sabah namazının ardından 167 defa Ya Mü’min ismini zikreden sıkıntıya düşmez. Dili, yalan ve küfürden uzaklaşır. Riyadan, zinadan, kibirden, hasedden, kötü ahlaktan uzak olur.
  • Her gün 1132 defa Ya Mü’min ismini zikreden hastalıklardan ve sıkıntılardan kurtulur. 43 gün, 5 vakit namazların ardından, 136 defa Ya Mü’min ismini zikreden arzusuna kavuşur.
  • Her gün okumayı adet haline getiren muhtaçlık hissetmez, kimseye muhtaç olmaz, düşman şerrinden muhafaza olur, dili kötü söz söylemez.
  • 43 gün boyunca her namazdan sonra 136 kere Ya Mümin ismini zikreden kişiler tüm istek ve dileklerine kavuşur. Düşman şerrinden muhafaza olurken kimseye de muhtaç olmaz.

Es-Selâm

Allah’ın Es-Selâm ismi kullarını selamete çıkaran, cennetteki bahtiyar kullarına selam veren, kullarına rahmet ve bereket ihsan eden, onları emin kılan anlamlarına gelmektedir.

Emniyet, selam, güven ve esenlik sahibi, her türlü ayıptan selamette, her çeşit afetten korunan, emniyet içerisinde anlamları da bu isme verilir. Es Selam; selamete çıkaran, selamette olanların hatalarından ve kusurlarından münezzeh olması, kullarına cennette selam veren anlamlarını da taşımaktadır.

Cenab-ı Hak buyuruyor: “O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir;  Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; Aziz’dir; Cebbar’dır; Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir.”
(Haşr,23)

Selam kelimesi Kur’anı Kerim‘de 33 defa geçer. Efendimiz buyuruyor: “Ey Allah’ım! Sen Selam’sın; Selam yalnız sendedir. Ey ikram ve celal sahibi olan! Sen ne yücesin.”

Her doğan ölüyor, her yeşeren kuruyor, her yapılan yıkılıyor. Yaratılanların en değerlisi insan doğuyor, büyüyor, ihtiyarlıyor, hastalanıyor, acıkıyor, uyuyor ve ölüyor. Selâm olan Rabbimiz bütün bunlardan salimdir. İslam dinini bizlere bahşederek selamet yurdu olan cennete davet eden, bu dünyada gönüller arasına köprü olan selamı, nezaket kurallarını öğreten Rabbimiz müminleri cehennem azabından selamette kılandır. Allah’ın Selâm sıfatı aynı zamanda cennete kabul ettiği kullarına selam vermesi anlamına da gelir.

Cenab-ı Hak:
“Çok esirgeyen Rabb’dan onlara bir de sözlü “Selam” (vardır)”

(Yasin,58)

“İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.”
(Furkan,75)

şeklinde buyurarak cennete giren insanlara sözlü olarak selam vereceğini bildirir. Kuşkusuz Allah’ın selamı müminler için olabilecek en büyük müjdedir.

Es-Selâm isminin faziletleri: 

  • Bu ismin zikir saati güneş, zikir günü Pazar, zikir sayısı ise 131 adettir.
  • İnsanlar birbirleriyle selamlaşırken, Allah’ın ismiyle selamlaşırlar. Mümin olan kişiler, küçükten büyüğe kadar birbirlerine esenlik diler, rahatlık dileklerini sunar. Ahirette cennete giden müminler bu selamla karşılanır ve cennete girmeleri istenir.
  • Bu ismin zikrini sürekli yapan kişiler Allah’ın himayesinde olur, boğulmaktan, yanmaktan, yıldırımdan, her türlü felaketten ve beladan korunurlar.
  • Bu ismi zikredenler zalimlerin zulmünden kurtularak, korunma altına alınırlar.
  • Bu ismi İhlas suresiyle zikredenlere silah bile etki etmez. Bunu kalpten, samimiyetle yapmaları gerekir. Hiç bir şüphe olmamalıdır.
  • Bu ismin vekfini gümüş levhaya yaparak, etrafına El Melik ismiyle daire yapan kişi, cuma günü abdestli olarak, tenha bir yerde bu ismi 30624 kez okursa, istediği maksada ulaşır ya da istediği şey kısa sürede meydana gelir.
  • Her namazın ardından 131 kez ya da günün her hangi bir saatinde 655 kez bu ismi okuyan kişiye hiç bir silah etki etmez.
  • Hasta olan bir kişiye her gün zikir sayısı olan 131 kez okunduğunda şifa bulacaktır. Bu şekilde tüm yeryüzünde belalardan korunmak mümkün olur. Kişinin kalbi selime kavuşur. 
  • Bu ismi yazarak üzerinde taşıyan kişiler her kötülükten korunurlar.
  • Bir kabın içine 66 defa yazılıp, bu kaptan 40 gün boyunca aç karnına su içenler vesveseden kurtulurlar.Es Selam isminin Kuran’ı Kerim’deki ayetlerdeki yeri nedir?
    • “İman edenler Allah için sefere çıkarken, iyi araştırın, size selam verenlere sen iman edenlerden değilsin demeyin. Allah katında çok ganimet vardır. Sizlere daha önce lütufta bulundu. Allah yapmakta olduklarınızı yaratandır.” (Nisa 94)
    • “İşaretlerimize iman edenler sana geldiğinde, onlara Selamün Aleyküm.. Rabbiniz rahmeti nefsine yazmış, sizlerden biri bilmeden hata ederse, kötülük yapar, sonradan tövbe ederse, O Gafur’dur, Rahim’dir.” (En’am 54)
    • “Rableri indinde Darüs Selam onlar içindir! Yaptıkları Hu onların Veli’sidir.” (Enam 127)
    • “İkisinin arasında perde vardır. Arafta ise, hepsini yüzlerindeki alametlerden tanıyan Rical vardır. Cennet ashabına Selamün Aleyküm diye seslenirler. Rical daha cennete dahil olmamıştır. Onlar cenneti umarlar.” (Araf 46) 

Es-Selâm isminin bu manası şöyledir:

• Yarattıklarını düşmanlarının saldırılarından kurtararak selamete çıkartması,

• Hayatının devamı için lazım olan organları vermekle selamete çıkartması,

• Kullarını tehlikelerden kurtarmak suretiyle selamete çıkartması.

 

En Güzel İsimler O’nundur

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri öğrenip gereğiyle amel ederse cennete girer.

Hepimizin müminler olarak Yüce Rabbimize karşı görev ve sorumluluklarımız vardır. Bunların başında O’nu tanımak, O’na inanmak, O’nun varlığını ve birliğini kabul etmek, bir an olsun O’nu akıldan çıkarmamak gelir. Verdiği nimetlere karşı şükrün bir tezahürü olan ibadetlerle O’na yakınlaşmaya vesileler aramak gelir. Yüce Rabbimiz, kendisinin pek çok güzel isminin olduğunu bildirmiş ve bu isimlerle kendisine dua etmemizi istemiştir. Kerim kitabımızın pek çok ayetinde bu isimlerle kendisini bize tanıtmıştır. Efendimiz (s.a.s) de Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi olduğunu bildirmiş ve bunları tek tek saymıştır.

Bir mümin için asıl olan, sadece Allah’ın isimlerini ezberleyip okumak değildir. Bu isimlerin anlamlarını öğrenmek ve bu isimlerle Allah’a duada bulunmaktır. Asıl olan, bu ilâhî sıfat ve isimlerin öğrettiği anlamlarla hayatı mâmur etmektir. Yüce Rabbimiz, Rahman’dır, Rahim’dir. Çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Dünyada bütün canlılara, bütün insanlara, ahirette ise müminlere karşı merhametlidir. O halde, mümin, nefsine uyup haddi aşmış bile olsa, Allah’ın engin rahmetinden umudunu kesmemelidir. Allah’ın, kendisine ortak koşulması dışında bütün günahları bağışladığını bilmelidir. Son nefese kadar tövbe kapısının açık olduğunu ve imtihanın sürdüğünü asla unutmamalıdır. Allah’ın sonsuz merhametini uman mümin, öncelikle kendisine şefkat ve merhameti şiar edinmelidir. Gönlünü kin, nefret, husumet, zulüm gibi kötülüklere esir etmemelidir. Allah Sabûr’dur, sonsuz sabır sahibidir. Her şeye gücü yettiği halde, kendisine karşı haddi aşanları, nankörlük ve türlü saygısızlık yapanları cezalandırmakta acele etmez. Mümin de Cenâb-ı Hakk’ın Sabûr isminden nasibini alarak sabrı kuşanmalıdır. Türlü sıkıntı ve musibetler karşısında O’na sığınmalı ve O’na güvenip dayanmalıdır.

Yüce Rabbimiz, Rezzak’tır. İsteyene istediğini verendir. Sonsuz cömertlik sahibidir. Mümin, “Ey ruhumun ve bedenimin gıdasını yaratıp veren Rezzâk!” dediği zaman bilir ve inanır ki, Allah onun rızkına kefildir. Bu rızık vakti gelince kişiyi bulur, bunun kendisine ulaşmasını hiçbir kuvvet engelleyemez. Yeter ki mümin, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin. Allah Refîk’tir, Halîm’dir. Nezaketi, kolaylığı, lütuf ve ihsanı sever. Öyleyse mümin de hilm sahibi olmalıdır. Nezaketi, sevgi ve saygıyı elden bırakmamalıdır. Cömertliği kendine şiar edinmelidir.

Rabbimiz, her daim bizimledir. Bizi, yalnız, yardımsız, desteksiz, sahipsiz bırakmaz. Bize bizden daha yakındır. Gerçekten görmek için bakarsak, her doğrunun, her kemâlin, her cemâlin yanı başında O’nun eserini buluruz. O’nun dosta karşı dostumuz, külfete karşı yardımcımız olduğunu fark ederiz. Bize gösterdiği bu ilgi ve sevgiyi karşılıksız bırakmak, Gerçek Dost’a karşı büyük bir hak bilmezlik ve nankörlük olmaz mı?  “Kulum beni zikrederken onunla beraberim. O beni kendi başına zikrederse, ben de onu kendim zikrederim. O beni bir topluluk içinde anarsa, ben onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.”

 

Kaynak: www2.diyanet.gov.tr

Esma-ül Hüsna “El Kuddüs”

el-Kuddûs esmasının sözlük anlamı, hatadan, gafletten, her türlü eksiklikten ve noksanlıktan münezzeh; pak, temiz olan, bütün kemal sıfatları üzerinde toplamış olan ve ne kadar övülürse övülsün tüm övgülerin üstünde olan demektir.

Haşr sûresi (59), 23: “O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik (mülkünde istediği gibi tasarruf eden)tir, Kuddûs (her noksanlıktan münezzeh olan)dür, Selam (her kusurdan ve âfetten sâlim olan)dır, Müheymin (her zaman gözetip, koruyan)dir, Aziz (kudreti daima üstün gelen)dir, Cebbâr (dilediğini yaptıran)dır, Mütekebbir (büyüklük ve yücelik kendisine mahsûs olan)dir. Allah, müşriklerin şirk koştuklarından münezzehdir.”

Makro ve mikro alemde, görebildiğimiz ve göremediğimiz her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah, kâinatı akıllara durgunluk verecek bir intizam ile yaratmıştır. İlim sahibi her insan, bu muhteşem nizam ile alemin sürekliliğini müşahede eder. Alem, adeta, muhteşem bir orkestra gibi işlemekte, etrafa yayılan musiki, her nesneyi sarmakta, mest etmektedir! Her olay, bir kanun çerçevesinde cereyan ederek, sebep-sonuç ilişkileri ile insanoğluna bu kainat sarayının sahibini anlatmaktadır.

Bu dünya fabrikasının O Yüce Mühendisi, her şeyi öylesine güzel işler hale getirmiştir ki, bir taraftan “üretim” yapılmakta, diğer taraftan da “atıklar” olağanüstü mekanizmalar ile temizlenmektedir.

Etrafını, tefekkür ile seyreden her göz, doğadaki temizliği fark eder. Hayvanlar âleminde, yarattığı her canlıya temizliği öğretmiştir Kuddûs olan Yaratan! Kimi yalanarak, kimi binbir metotla yıkanarak, kimi de kendinden küçük yaratıkları âdeta “temizlikçi” gibi kullanarak vücutlarını tertemiz tutarlar.
Yeşil her ağaç, tabiatın ciğerleri hükmünde soluk alıp verirken, havadaki “oksijen ve karbondioksit” dengesini düzenler ve havayı temizler.

el-Kuddûs’tür O!

Bu muhteşem düzen, Kuddûs isminin tecellileri ile olur dostlar! Çevre kirliliğinin bütün sebebi, bu düzeni kendi lehine bozmaya çalışan insanoğludur!

Beşerin “bulaşık eli” karışmamak şartıyla, doğadaki bu harika dengenin bozulması mümkün değildir.

Allah’ın Kuddûs ismini tefekkür eden her insan, secdelere kapanır, çevreyi ve doğal dengeleri korumak için elinden geleni yapar. Müslüman bilir ki, o kainat ile aynı inancı paylaşmakta, O Yüce Yaradan’a farklı boyutlarda kulluk etmektedir.

İnsanlar ve ağaçlar kıyamdadır.

Hayvanlar rukûdadır.

Sular ve yerdekiler secde halindedir.

O, Zât-ı Mukaddes (cc), toprağı yaratmış, Kuddûs isminin tecellisi ile ona, içine aldığı her şeyi sevgiyle kucaklayıp, öğütüp, temizleme emri vermiştir.

el-Kuddûs olanın emriyle ‘çöp’ gömersiniz toprağa, ‘gül’ biter onun bağrından! Settâr isminin tecellilerini de sergiler toprak, bakana dostlar! Örter, tüm çirkinlikleri…

Seyretmeyi bilene, ölümü sevdirir toprak! Ana kucağı gibi, bağrını açar insana ve haşre kadar ağırlar her gelen misafirini, “kabir” adlı bekleme salonlarında.

O Kuddûs olan Sâni-i Zü’l-celâl, suyu yaratmıştır ve her şeyin bileşimine bu mucizeyi yerleştirmiş, suyu adeta “hayat” kılmıştır. Ve ona da temizleme gücü vermiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.):
“Sizden birinizin kapısı önünden bir ırmak geçse, günde beş defa o ırmakta yıkansa bedeninde kir kalır mı? Kalmaz. İşte su nasıl kiri giderirse, namaz da günahları öyle giderir” (İbn Mâce, İkâme, 193; Ahmed b. Hanbel, I, 72; Müslim, Mesâcid, 283.)

Sen, Yüce Rabbim, kulunu, sular ile maddi kirlerden arıtan, namaz ile de manevi kirlerden temizleyensin!

Tövbe kapılarını ecele dek açık tutup, gözyaşlarıyla yıkanan ruhları Tevvâb isminle sarmalayansın!

Her türlü noksanlıktan uzak, pak ve temiz olansın!

Hata bizden, gaflet bizden, af ve mağfiret Senden Rabbim!

İnsan unutkandır, yanılır, yanlışlara düşer. Her konuda acz içindedir. Yeri gelir, bir minicik virüse yenilir, yataklara düşer… Uykusuz, susuz, aç kalamaz, yalnız hiç yaşayamaz!

Ama Sen, Yüce Rabbim!
Sen, Allah’sın, Senden başka ilâh yok!
Sen, dirisin, ölümsüzsün!
Seni uyku ve uyuklama tutmaz!
Göklerde ve yerde ne varsa her şeyin sahibisin!
İlmin her şeyi kuşatmıştır,
Sen en Yüce olansın, Alîm’sin, Mütekebbir’sin!
Seyyiâtımızı, hasenâta çevirerek,
Bize, Kuddûs isminle muamele et Allah’ım!
Temizle bizi Allah’ım! Âmin.

 

 

Kaynak: www.esmaulhusna.net