İslam’da Manevi Yolculuk: Kutsal Üç Ayların Önemi

Öne çıkan

Ramazan, Zilkade ve Zilhicce ayları, İslam’da kutsal üç aylar olarak bilinir. Bu aylar, Müslümanlar için manevi bir arınma, kendini yeniden değerlendirme ve daha fazla ibadet etme zamanıdır.

Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı ve oruç ibadetinin yerine getirildiği bir aydır. Bu ay, sabır, şükür ve cömertlik gibi erdemlerin pekiştirilmesi için önemlidir. Müslümanlar bu ay boyunca gündüzleri oruç tutar, geceleyin teravih namazlarını eda ederler.

Zilkade ve Zilhicce ayları ise hac ibadetinin yapıldığı ve kurban bayramının kutlandığı zamanlardır. Zilhicce’nin ilk on günü özellikle önemlidir çünkü bu günlerde yapılan ibadetlerin faziletinin çok yüksek olduğuna inanılır.

Bu üç aylık dönem, Müslümanlar için manevi bir yolculuktur ve yılın diğer zamanlarından daha fazla ibadet, dua ve hayır işleri yapma fırsatı sunar. Bu aylar, aynı zamanda toplum içinde yardımlaşma ve dayanışmanın arttığı, insanların birbirlerine karşı daha merhametli ve anlayışlı oldukları bir dönemdir.

Ahirete İman Bilinmesi Gerekenler

  • Ahiret nedir?
    Dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin karşılığının verileceği yerdir.
  • Ahiret hayatının safhaları nelerdir?
    1. Kabir hayatı
    2. Kıyametin kopması
    3. Yeniden diriliş
    4. Mahşer
    5. Amel defterlerinin dağıtılması
    6. Hesap
    7. Mizan
    8. Sırat
    9. Şefaat
    10. Cennet
    11. Cehennem
  • Ahiret hayatı nedir?
    Kıyametin kopmasından sonra başlayacak olan sonsuz hayata ahiret hayatı denir.
  • Ahiret hayatı ne ile başlar?
    Ölüm ile başlar.
  • Kıyamet nedir?
    Dünyanın sona erip ölülerin yeniden diriltilmesidir.
  • Ölüm nedir?
    İnsanın belli ve ölçülü olan hayatının sona ermesi ile yeni ve sonsuz hayatın başlamasıdır.
  • Ölüm, yok olmak mıdır?
    Hayır, bir âlemden diğer bir âleme göç etmektir.
  • Kabir nedir?
    Canımızın vücudumuzdan ayrılması ile cansız kalan cesedimizin bırakıldığı yerdir.
  • Kabir hayatı nedir?
    Cesedimizin kabre koyulması ile başlayan ve ahiret gününe kadar devam edecek bir hayat ve bir zamandır.
  • Haşr ne demektir?
    Allah’ın, insanları hesaba çekmek üzere tekrar dirilişten sonra bir araya toplamasıdır.
  • Mahşer neye denir?
    İnsanların hesap vermek üzere toplandıkları yere denir.
  • Mahşerde; ilk sorgu hangi konuda olacaktır?
    Mahşerde İlk sorgu namaz konusunda olacaktır.
  • Sur ne demektir?
    Hazreti İsrafil’in (aleyhisselam) kıyameti başlatmak üzere üfüreceği âlettir.
  • Kıyamet ne zaman kopacak?
    Kıyametin ne zaman kopacağını Allah’tan başka kimse bilemez.
  • Mizan ne demektir?
    Ahirette hesaptan sonra herkesin amellerinin tartıldığı ilahî adalet ölçüsünün adıdır.
  • Sırat ne demektir?
    Cehennem’in üzerine kurulmuş manevî bir köprüdür. Herkes bu köprünün üzerinden geçecektir. Mü’minler geçip Cennet’e ulaşacak, kâfirler ise geçemeyip Cehennem’e düşecekler.
  • Şefaat ne demektir?
    Günahı olan müminlerin günahlarının bağışlanması, günahı olmayanların da Cennet’e daha yüksek dereceyle girme si için peygamberlerin ve Allah katında dereceleri yüksek olan kimselerin Allah’a yalvarmaları ve dua etmeleridir.
  • Cennet ne demektir?
    Müminler için ahirette hazırlanmış mükâfat yeridir.
  • Cehennem ne demektir?
    İman etmeyenler ile inandığı hâlde günah işleyenlerin cezalarını çekecekleri yer.
  • Şefaat ne demektir?
    Allah’ın sevgisini kazanmış kişilerin dünyada yaptıkları iyi ameller nedeniyle diğer insanlar için Allah’tan af dilemeleri.
  • Kimler şefaat edebilir?
    Peygamberler, âlimler, şehitler, hafızlar ve Allah’ın veli kulları.
  • Havz nedir?
    Cennet’te müminlere sunulacak tatlı ve berrak içeceğin bulunduğu havuz.
  • Hesap nedir?
    İnsanların dünyada yaptıklarından sorguya çekilmeleridir.

Kabir Suali

Eshab-ı kiramdan İbni Mesud hazretlerinden rivayetle; Bir gün kendisi Peygamber efendimize:
Ya Resulallah, ölü kabre konduğu vakit, ilk karşılaştığı şey nedir diye sorar, bunun üzerine Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurdu ki:
-Ya İbni Mesud, bunu bana senden başka kimse sormadı. Ölü kabre konulduğu vakit, önce bir melek seslenir. O meleğin ismi Rumandır. Kabirlerin arasına girer. Der ki, Ya Abdellah, amelini yaz! O kimse der ki, benim burada ne kağıdım, ne kalemim var, ne yazayım? O melek der ki; bu sözün kabul edilmez. Senin kefenin kağıdındır, tükürüğün mürekkebindir, parmakların kalemindir. Melek kefeninden bir parça kesip verir. O kul dünyada her ne kadar yazı yazmasını bilmese de, orada sevabını ve günahını, adeta o bir günde işlemiş gibi yazar. Bundan sonra melek, o yazdığı kefen parçasını dürer, o ölünün boynuna asar.

Bundan sonra Resulullah efendimiz;
“Her insanın amelini boynuna yükledik.Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.” mealindeki İsra suresinin 13. ayet-i kerimesini okudular.”

Yine bir başka hadis-i şerifte de Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Ölü mezara konulur. Salih amel sahibi bir kişi ise kabrinde endişesiz ve korkusuz bir şekilde oturtulur ve:

–Sen hangi dinde idin?diye sorulur.

–Ben İslam dininde idim. diye cevap verir.

‒Şu zat kimdir?diye (Resulullah hakkındaki itikadı ve kanaati) sorulur.

–Muhammed Allah’ın Resulü’dür. O, bize Allah katından apaçık deliller getirdi. Biz de O’nu tasdik ettik.diye cevap verir.

–Sen Allah Teala’yı gördün mü? diye sorulur.

–Hiç kimse Allah Teala’yı (dünyada) göremez! diye cevap verir. Daha sonra onun için Cehennem tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak Cehennem alevlerini görür. Ona:

–Allah Teala’nın seni koruduğu ateşe bak! denilir.

Sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. Cennet’in süslerine ve nimetlerine bakmaya başlar. Kendisine:

–İşte bu güzel yer, senin makamındır. denildikten sonra:

–Sen (dünyada) iman üzere idin, bu sağlam iman üzere öldün ve (kıyamet günü) inşallah bu iman üzere diriltileceksin. denilir.

Kafirler ve isyan ehli kişi de dehşet ve korku içinde mezarında oturtulur ve kendisine:

–Sen hangi dinde idin? diye sorulur.

–Bilmiyorum. diye cevap verir.

–Şu zat kimdir?diye sorulur.

–İnsanlar O’nun hakkında bir şeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim. der. (Yani dini konularla pek ilgisi olmadığını, kalabalığa uyup insanları körü körüne taklit ettiğini dile getirir.)

Cennet tarafına bir pencere açılır. Cennet’in süslerine ve nimetlerine bakmaya başlar. Kendisine:

–(İman etmediğin için) Allah’ın senden uzaklaştırdığı Cennet’e bak! denilir.

Daha sonra onun için Cehennem tarafına bir pencere açılır. Oraya bakar, alevlerin birbirini kırıp geçirdiğini görür. Ona:

–İşte bu, senin yerindir. (İslam hakkında) şüphe üzere yaşadın, şüphe üzere öldün ve inşallah, (kıyamet gününde) şüphe üzere diriltileceksin! denilir.”

 

Tevbe Suresi 51.Ayet

Tevbe Suresi veya Berae Suresi, Kur’an’ın dokuzuncu suresidir. Sure 113 ayetten oluşur. Tamamı Medine’de indirilen indiriliş sırasıyla 113. suredir. Sure ismini, Allah’ın kendisine samimiyetle inanan ve tövbe edenleri affedeceğini bildirdiği 104. ayetinden almaktadır.

Screenshot_1

Kul len yusibena illa ma keteba Allahu lenâ huve mevlana ve’alaAllahi felyetevekkelilmu minun

De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.” 

Tefsiri

Ayette her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğu, O’nun bilgisi dışında hiçbir şeyin olamayacağı ve her insanın Allah’ın kendisi için belirlediği kaderi yaşadığı haber verilmektedir. Dünya var olduğundan beri yaşayan tüm insanların doğumları da, ölümleri de dahil her iş Allah’ın izniyle, O’nun belirlediği şekilde ve zamanda gerçekleşmektedir. Yeryüzünde olan ve insanların nefislerinde meydana gelen her durum Yüce Allah’ın dilemesi dışında gelişmeyeceğine göre her zaman Rabbimize tevekkül etmek, Allah’ın kullarından istediği ve kişinin yaratılışına da en uygun tavır olacaktır. Müminler her şeyin, öncesi ve sonrasıyla Allah Katında yazılı olduğunu, Allah’ın yazdıkları dışında kimseye hiçbir şeyin isabet etmeyeceğini, nasıl, nerede ve hangi iş üzerinde olurlarsa olsunlar, Allah’ın tüm yaptıklarını çok iyi bildiğini, sonsuz akılla yaratılmış bir kadere tabi olduklarını bilirler.

Esma-ül Hüsna El-Adl

EL-ADL: Mutlak adalet sahibi, çok adaletli, asla zulmetmeyen; her şeyi yerli yerine koyan demektir. El-Adl ismi hem Hz. Ali’nin hem de İmam-ı Azam Hazretleri’nin İsm-i Azam olarak gördükleri isimler arasındadır. Zikir adedi 104, zikir saati ise sabah gün doğumu vakti ve ikindinin son vaktidir.

El-Adl Esmasının Faziletleri

Adil olmak için günlük bu esma-ı zikri  ‘Ya Adl’ diye 104 defa okunması gerekiyor.

İnsanlar arasında sevilmek istiyorsanız bu ismi şerifi devamlı olarak ‘Ya Adl’ diye 140 defa okuyun.

Zulmeden zalimlere yönelik okunduğunda zalimi bile hizaya getirdiği gibi yapacağı zulmünden vazgeçmek zorunda kalır.

Sabahın seher vaktinde güneş doğmadan evvel ‘Ya Adl Celle Cellahü’ diye 92 defa okunduğunda kişilere karşı daha adaletli bir davranış sergiliyor hale gelirsiniz.

Bu esmayı zikir saatinde ‘Ya Adl’ diye 104 defa çeken maddi manevi sıkıntılardan kurtuluşa erer.

El-Adl Esmasının Geçtiği Ayetler

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükafatını görecektir.Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir. (Zilzal,7-8)

Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. (Hucurat,9)

Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisa,135)

Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (Enbiya,47)