Tevekkül

Sözlükte “Allah’a güvenmek” anlamındaki vekl kökünden türeyen tevekkül “birinin işini üstüne alma, birine güvence verme; birine işini havale etme, ona güvenme” anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de tevekkül kavramı kırk ayette değişik fiil kalıplarında, dört ayette mütevekkil şeklinde yer almakta, vekil kelimesi çoğu Allah’ın sıfatı şeklinde yirmi dört yerde geçmektedir.

Bir çaresizlik anında Müslüman’ın çaldığı iki kapı vardır;

  1. Dertlerin maddi kapısı.  Bu, o dertle ilgili alınacak tedbir, çareye doğru gösterilen çabadır.
  2.  Dertlerin manevi kapısı. Bu da Allah’a sığınma ve tevekkül kapısıdır.

Çaba olmadan tevekkül çare olmadığı gibi, sadece tevekkülsüz çaba da çare değildir. Elmalılı bunu: “Unutmamak gerekir ki, tevekkül, görevini Allah’a havale etmek değil, emri O’na havale etmektir. Bir çokları bunu kavrayamayıp tevekkülü, vazifeyi terk etme sanırlar.Bu ise Allah’a tevekkül ve itimat değil, O’nun ilah olarak emrine itimatsızlıktır. İyi bilmeli ki, tevekkülün hülasası emre itimat ederek vazifesini sevmektir” diye açıklar.

Hz. Peygamber’in, “Devemi bağladıktan sonra mı tevekkül edeyim yoksa bağlamadan mı?” diye soran bir sahabeye, “Önce bağla, sonra tevekkül et” şeklindeki cevabı  ilgili kaynaklarda tevekkülden önce tedbir almanın gerekliliğine delil sayılmıştır.

Tevekkül eden insan şunlardan kurtulur:

  1. Kainatın dilenciliğinden,
  2. Her hadisenin karşısında titremekten,
  3. Kendini beğenmişlikten,
  4. İnsanlara maskara olmaktan,
  5. Uhrevi sıkıntılardan,
  6. Dünya hadiselerinin tazyiki

Tevekkül” için 3 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s