Hz. Muhammed(s.a.v)’in Sofra Adabı

Peygamber Efendimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da bizlere örnek olmaktadır. Peygamberimizin yeme-içme ve sofra adabını sizler için maddeler halinde hazırladık.

  • Yemeğe besmele ile başlayıp kısa bir yemek duası ile bitirirdi.
  • Bazı yemekleri daha çok sevse de, hiçbir yemek için “sevmiyorum” ifadesini kullanmazdı. Yemeklerde kusur bulmaz,canı çekerse yerdi, çekmezse bırakırdı.
  • Yemeğe başlamadan önce ve yemekten sonra ellerini yıkardı.
  • Yemek yerken sağa, sola dayanmaz, yaslanarak yenilmemesini tavsiye ederdi.
  • Soğan, sarımsak gibi kokusu başkalarını rahatsız eden yiyecekleri yedikten sonra toplum içine girmeyi hoş karşılamazdı.
  • Yemek esnasında yemek yeme seslerinin duyulmaması için aşırıya kaçmadan konuşup sohbet ederdi.
  • Ortaya konan yemeğin kendi önüne gelen kısmından yerdi.
  • Lokmasını yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmaz, ağzında lokma ile konuşmazdı.
  • Yemeklerin ve suyun içine üflemezdi.
  • Sağ eliyle yer, ağzından bir şey çıkarmak gerektiğinde yüzünü sofradan çevirerek sol eli ile alırdı.
  • Sofra sahibiyse, utanmamaları için herkes yeyip bitirmedikçe sofradan el çekmez ve kalkmazdı.
  • İsraf etmez, lokmasını ve aldığı yemeği bitirirdi.
  • Yatarken açık kapların üstlerini örterdi.
  • Ayakta bir şey yeyip içmezdi.
  • Çok sıcak yemek yemezdi.
  • Günde iki kere yemek yer,yemeklerde aşırıya kaçmazdı.
  • Tamamen acıkmadan sofraya oturmaz, oturunca da tam olarak doymadan kalkardı. Midenin üçte birinin yemeğe, üçte birinin suya ayrılmasını, diğer üçte birinin ise boş bırakılmasını tavsiye etmiştir.
  • Birlikte yemek yemenin bereketli olduğunu söylerdi.
  • Tabağında kalan yemeği sünnetleyerek temizlerdi.
  • Lokmasını yere düşürdüğü zaman onu alıp bulaşan kısmını silip yerdi.
  • İçki ve benzeri haramların bulunduğu sofralara oturmazdı.
  • Yemek yerken başkalarına bakmazdı.

Hz.Muhammed (s.av.)’in Yemek Duası

Ahirete hazırlanmanın en mühim yollarından biri de şüphesiz ki duadır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:  Allah Teala, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan hoşnut olur.”  Bu nedenle yemekten sonra mutlaka dua etmiştir. Bunlardan biri;

Screenshot_1

Okunuşu: “Allahümme barik lena fihi ve ed’imna h’eyren minhü.”

Anlamı:Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir.”

Bir diğer dua ise şöyledir;

Screenshot_2

Okunuşu: Elhamdü lillahillezi et’amena ve sekana ve cealena müslimin. Elhamdü lillahi hamden kesiran mübareken fihi, ğayra mekfiyyin, ve la müveddein ve la müsteğnen anhü Rabbena.El-Hamdü lillahillezi et‘ameni hazat-taame ve razakanihi min ğayri havlin vela kuvveti

Anlamı: “Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun. Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile hamd ederiz. Bu yiyeceği bana yediren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan bunu bana rızık kılan Allah’a hamdolsun.”

Peygamberimizden 7 Dua

  1. “Allahümme e’uzü bi rızake min sehatike ve bi muafatike min ‘ukubetike ve e’uzü bike minke la uhsi senaen ‘aleyke ente kema esneyte ‘ala nefsike.”
  • “Allah’ım! Öfkenden rızana; cezandan affına sığınırım. Senden yine sana sığınırım. Sana övgüyü saymakla bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen öylesin.

     2. “Allahümme inni e’uzü bike min zevali ni’metike ve tehavvüli ‘afiyetike ve                     fücaeti nıkmetike ve cemi’ı sahatike.”

  • “Allah’ım! Nimetinin yok olmasından, verdiğin afiyetin (nimet ve sağlığın) bozulmasından, ansızın cezalandırmandan ve öfkene sebep olan her şeyden sana sığınırım.”

     3.”Allahümme inni e’uzü bike mine’l-fakri ve’l-kılleti ve’z-zilleti ve e’uzü                            bikemin          en ezlime ev uzleme.”

  • “Allah’ım! Fakirlikten, yokluktan ve zilletten sana sığınırım; zulmetmekten ve zulme uğramaktan da sana sığınırım.”

    4.”Allahümme inni e’uzü bike en edille ev üdalle,ev ezille ev üzelle ev ezlime ev              uzleme ev echele ev yüchele ‘aleyye”

  • “Allah’ım! Dalalete (sapıklığa) düşmekten veya (başkalarını) dalalete düşürmekten, hataya düşmekten veya (başkasını) hataya düşürmekten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cahillik etmekten veya cahillikle karşılaşmaktan, sana sığınırım.”

    5.“Allahümme barik lena fihi ve ed’imna h’eyren minhü.”

  • Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir.”

   6.”Allahümme bike esbahna ve bike emseyna ve bike nehya ve bike nemutü ve                ileyke’l-masir.”

  • “Allah’ım! Senin iznin ve yardımınla sabahladık ve akşamladık. Yine senin izin ve yardımınla yaşar ve ölürüz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”

    7.“Bismillahillezi la yedurru mea’smihi şey’ün fi’l-ardı vela fi’s-sema’ ve hüve’s-               semiu’l-alim.”

  • İsmini zikredince yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın isminden yardım talep eder, onunla korunurum. O her şeyi işitir ve bilir.” (Sabah ve akşam 3 kere okunursa ani bir bela isabet etmez.)

Leyletü’l Mebit

Leyletü’l-Mebit, Efendimizin (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret edeceği zaman Kureyş’in önde gelenlerinin Allah Resulünü öldürme kararı alması üzerine müşriklerin Peygamberimizin yokluğunu anlamaması için Hz. Muhammed’in (s.a.v) Hz. Ali’den (a.s) kendi yatağına yatmasını istediği geceye denir.

Müşrikler,İslam’ın yayılması ve Ebu Talip’in (a.s) vefat etmesinin ardından,Müslümanlara işkence ve eziyet ederek İslam dininden vazgeçmeye mecbur ediyorlardı. Müslümanların canlarını tehlikede gören Hz. Muhammed (s.a.v) Medine ehliyle yaptığı anlaşmadan sonra Müslümanlara Medine’ye hicret etme emrini verdi. Kureyş müşrikleri Peygamberin davetinin büyümesinin önünü almak için Daru’n Nedve’de bir araya geldiler. Toplantıda, Hz. Peygamber’in hapsedilmesi, sürgün edilmesi ve öldürülmesi yönünde teklifler getirildi. Öldürmek kesin çözümdü. Ama Haşimoğulları’nın problem çıkarmasından çekiniyorlardı. Ebu Cehil, şöyle bir çözüm teklif etti: “Her kabileden bir genç seçelim, ellerine birer kılıç verelim, hepsi birden hücum edip onu öldürsünler. Böyle yaparsak, Haşimoğulları bütün kabileleri karşısına alıp bir hak dava edemez.” Kureyş’in bu kararı alması üzerine Cebrail (a.s) Peygamber efendimize (s.a.v) nazil olarak Kureyş’in planını deşifre etti ve Allah’ın emrini iblağ etti. Bu durum Enfal suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Hani bir zaman kafirler seni hapsetmek veya öldürmek yahut (Mekke’den) çıkarmak için düzen tertipliyorlardı. Onlar düzen hazırlarken Allah da düzen hazırlıyordu. Allah, düzen hazırlayanların en iyisidir.” Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) müşrikler gelmeden evvel evden çıkarak Yesrib’e doğru hareket etti.Allah Resulü evinden çıkarken müşriklerin gözüne görünmemek için Yasin suresinin 9.ayetini okudu. “Önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik; gözlerini de perdeledik; artık onlar görmezler.” 

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Rebiu’l Evvel ayının ilk gecesinde Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu: “Müşrikler bu gece beni öldürmek istiyorlar, benim Sevr dağına gitmem için sen benim yatağımda yatar mısın?” İmam Ali (a.s) şöyle cevap verdi: “Gözüm, kulağım ve kalbim size feda olsun, size emir olunanı yerine getirin. Bana yardımcınız olarak her ne isterseniz emredin. Sizin emrettiğiniz gibi yatağa uzanıyorum ve başarı sadece Allah tarafındandır”Hz. Ali (a.s) Resulullah’ın (s.a.v) yatağına yattığında, Cebrail Hz. Ali’nin (a.s) başucuna ve Mikail de ayakucuna geldi ve Cebrail (a.s) şöyle dedi: “Ne mutlu, ne mutlu sana, kim senin gibi olabilir ey Ebu Talip’in oğlu! Allah seninle meleklerine iftihar etmektedir.”

Müşrikler gecenin ilk vakitlerinden itibaren evi gözetlemeye başladılar, yatakta yatan birinin olduğundan emin olmak için Ali’ye (a.s) taş attılar; zira onların yatakta yatanın Allah Resulü olduğuna dair bir şüpheleri yoktu. Sabah vakti gelince kılıçlarla eve saldırdılar ve Peygamberimizin yatağında Hz. Ali’yi (a.s) görünce şöyle dediler: “Muhammed nerede?” Hz. Ali (a.s): “Siz onu bana mı teslim ettiniz ki benden istiyorsunuz? Onu siz evini terk etmeye mecbur ettiniz.”

Bunun üzerine müşrikler Hz. Ali’ye (a.s) eziyet ederek evden dışarı çıkarıp dövdüler ve birkaç saat Mescidü’l Haram’da kapalı tuttuktan sonra serbest bıraktılar. Hz. Ali (a.s) serbest kaldıktan sonra Peygamberin arkasından Sevr dağının aksi istikametinde Medine’ye doğru hareket etti.

 

 

Peygamber Efendimizin Uyku Düzeni

Vücudumuzun zinde kalmasını sağlayan bazı hormonlar vardır ve bu hormonların dengelerinin belli saatleri vardır. Peygamber efendimizin uyku düzeninin bilimsel saatlere denk geldiğini anlamak için öncelikle bu saatleri incelemeliyiz.

Vücudumuzu zinde tutan kortizol hormonunun kanda en yüksek olduğu seviye sabah saatleridir. Bu seviye gün boyu giderek düşer ve gece saat 23:00’te en düşük seviyeye ulaşır. Bir diğer hormon melatonin ise büyüme ve vücut sağlığının koruyucusudur. Onun da en yüksek olduğu saatleri 21:00-03:00 arası olarak söyleyebiliriz.Saat 22:00’de tansiyon ve kalp atım sayıları düşer, saat 04:00’ten sonra tansiyon ve kalp atışlarında yükselme başlar. 15:00 ve 18:00 saatleri arasında da en üst seviyeye ulaşır. Dolayısıyla tansiyon ve kalp atımının yüksek olduğu ve hücrelerin en üst derecede çalıştığı ikindi vaktinde uyunmamalıdır. Akşam 22:00 ile 02:00 arasındaki uyku % 200 verimlidir.Gündüz ise 10:00 ile 13:00 arasındaki yani kuşluk vaktindeki uyku %400 verimlidir.Birde ikindiden ve gece 03.00’ten sonraki uykular %50 verimli olur. Yani gece 03:00’te yatan bir kişi gündüz 15:00 te uyansa 12 saat uyur fakat kendini 6 saat uyumuş gibi hisseder.

Peygamber efendimiz yatsı namazını kıldıktan sonra evine giderek erkenden yatardı. Rivayetlerden anladığımız kadarıyla peygamber efendimizin yatış vakti 22:00 gibidir. Ayrıca geceleri mutlaka kalkarak teheccüd namazı kılardı. Teheccüd namazını geceyi aydınlatan bir ışık olarak tasvir eden peygamber efendimiz uykusundan vazgeçerek bu güzel nafile namazını mutlaka kılmıştır ve tüm ümmetine tavsiye etmiştir. Bazı rivayetlere göre teheccüd namazından sonra yatmaz  ve sabah namazına kadar nafile namaz kılmaya devam edermiş. Bazen de sabah namazına hazırlanırmış.Sabah namazından sonra kerahat vakti olması sebebiyle yine uyumazmış – keza ikindi ile akşam arası da öyle-. Peygamber efendimizin bizlere tavsiye ettiği güzel bir sünneti ise kaylule uykusudur. Efendimiz öğle vaktinden sonra ikindi vaktine kadar bir miktar süreyle mutlaka uyurdu. “Öğleyin kaylule yapınız. Muhakkak şeytanlar öğle vaktinde kaylule yapmazlar” buyurmaktadır.

Bu verilere bakıldığında Hz.Muhammed (s.a.v)’in uyku saatlerinin bilimsel saatlere denk geldiğini görürüz.

Yatsıdan sonra yatış, 22:00 civarı.

Teheccüde kalkış, 02:00 – 03:00 civarı.

Kaylule yapış, 11:00-13:00 arası