Peygamber Efendimiz, Medine’deyken gördüğü bir rüyasında, müminlerin güven içinde Mescid-i Haram’a girdiklerini ve Kabe’yi tavaf ettiklerini görmüş ve müminleri bu haberle müjdelemişti. Efendimiz müminlere bu müjdeyi verdiğinde, mevcut durumun tam aksini göstermesi bazı insanların Peygamber Efendimizin söylediklerine şüphe ile bakmalarına neden olmuştur. Çünkü müşrikler müminleri kesinlikle Mekke’ye sokmamakta kararlıydılar ve Medine’ye hicret eden müminler o zamandan beri Mekke’ye gidemiyorlardı.
Bunun üzerine Allah, Peygamberimiz (s.a.v)’e katından bir destek olarak Fetih Suresi’nin 27. ayetini vahyetmiş ve rüyasının doğru olduğunu bildirmiştir.
“Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.” (Fetih,27)
Ayette Mekke’nin fethinden önce gerçekleşecek bir başka fetihten daha söz edilmiştir. Müslümanlar, önce Yahudilerin elinde bulunan Hayber Kalesi’ni fethetmişler, daha sonra da Mekke’ye girmişlerdir. Böylece Allah, Peygamber Efendimizin önceden haber verdiği müjdenin gerçek olduğunu göstermiştir. İsra Suresi’nin 76. ayetinde ise, inkarcıların da Mekke’de kalamayacakları şöyle bildirilmiştir: “Seni o yerden (Mekke’den) sürüp çıkarmak için neredeyse seni sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi, senin ardından orada pek az kalırlardı.”
Mekkenin fethinden iki sene sonra Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi inkarcılar Mekke’den çıkmışlardır. Göründüğü gibi Peygamberimiz (s.a.v) Allah’a güvenerek, insanların diyeceklerini hiç önemsemeden iman etmiş ve bunu insanlara açıklamıştır. Söylediklerinin yakın bir gelecekte gerçekleşmesi de Kuran-ı Kerim’in önemli bir mucizesidir.


Saros döngüsü Güneş ve Ay tutulmaları için kullanılan bir terimdir. Güneş veya Ay tutulması için Güneş, Ay ve Dünya’nın aynı eksende tam olarak aynı hizada olmaları gereklidir. Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın aynı hizada hizalanması her 
Beynin alın bölgesi olan ön lobu tam anlamıyla insanı insan yapan bölümdür. Yapılan araştırmalar ön lobda bir bozukluk olması veya faaliyet olmaması durumunda insanlarda davranış bozuklukları meydana geldiğini ortaya koymaktadır. Çünkü beynin ön lobundaki hareket azlığı nedeniyle pişmanlık, suçluluk, korku gibi insani duygular yaşanmaz ve ön lobun bu farklı işleyişi, kişileri şiddete yönlendirir. Nitekim acımasızca cinayet işleyen katiller, teröristler ve diktatörler gibi kişilerin beyinlerinin ön lobunun normal insanlarınkinden farklı çalıştığı, PET gibi görüntüleme teknikleriyle belirlenmiştir. Dolayısıyla alın bölgesinin insanın yalanla doğruyu ayırt etmede kullandığı bölge olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
