İslam ve Cömertlik

Cömert insan para ve malını esirgemeden veren, eli açık, semih kimsedir. Cömert olmak, o haslete sahip kişiyi muhtaç olanlara veya hayır işlerine eldeki imkanlarını, isteyerek harcamaya özendirir. Ancak cömertliğin ne israf, ne de cimrilikle ilgisi vardır. Bunlar kötü huylardır ve müsrif de, cimri de toplumun sevmediği, yerdiği tiplerdir. Ama cömert adamı Allahü Teala da, Peygamber de takdir eder, içinde yaşadığı toplum da değerlendirmesini bilir.

İslam tarihinde ilk büyük cömertlik timsali Hz. Muhammed’tir. Sahabenin tanınmışlarından Cabir (R.A.)’in şöyle dediğini rivayet ederler: “Allah’ın Elçisinden bir şey isteyip de O’nun yok dediği asla vaki değildir. Varsa verir, yoksa vadederdi”. Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma’dan gelen bir rivayet de şöyledir: “Resul-i Ekrem, kesenin ağzını bağlama, sonra senin rızkın da bağlanır. Malını kilere kapatma, senin de rızkın kapanır” derlerdi. Efendimizin birkaç hadis tercümesi: “İki haslet vardır ki Allah onları sever: Güzel ahlak ve sahavet. İki haslet daha vardır ki onları da sevmez: kötü ahlâk ve cimrilik. Allah, bir kula hayır murad edince, onu, insanların ihtiyaçlarını gidermekte kullanır.

“Bol yemek yedirmek, çok selam vermek ve güzel konuşmak şüphesiz mağfireti celbeden vesilelerdir.” “Şüphesiz sehavetli insan, Allah’a, insanlara, cennete yakın, ateşe uzaktır. Muhakkak cimri insan Allah’tan, insanlardan cennetten uzak, ateşe yakındır. Sehavetli, cömert bir cahil Allah katında cimri bir âlimden daha sevgilidir. Hastalıkların en çirkini cimriliktir.” Hz. Peygamber’in yukarıda tercümeleri yazılan hadislerine dikkat edilince şu sonuçlar çıkarılabilir.

1- Cenab-ı Hakk, güzel ahlâk ile birlikte cömertliği seviyor. Yani cömertlik bütün güzel ahlâk değerine yakın bir Allah vergisidir, bir mutluluk sebebidir, bir Allah’a yaklaşma çabasıdır.

2- Buna karşılık Allah, kötü ahlâk ile cömertliğin tam karşıtı olan cimriliği de hiç sevmemektedir. Öyle ise Müslümanın ödevi: kötü ahlâk ve cimrilikten sakınmak ve güzel ahlâk ile cömertliğe -tabii elindeki imkânlar ölçüsünde- yönelmektir.

3- İnsanların ihtiyaçlarını gidermekte kullanılan Allah kulu, Hakk’ın kendisi için iyilik murad buyurduğu seçkin bir kuludur.

4- Cömertlik sadece para vermek, mal vermekten ibaret değildir. Misafirlerine veya muhtaçlarına bol yemek yedirmek, elbise giydirmek, yola gideceklerin bazı harcamalarını karşılamak, hastaların tedavi masraflarına yardımcı olmak, okulda öğretimini sürdüren bir gence el uzatmak da cömertlik türünde güzel davranışlar sınıfına girer. Sadece aranacak olan, bunun bir çalım veya yarar için olmaması, Allah rızasının başta gelmesi, amacın el açıklığını ve gönül tokluğunu aksettirebilmesidir.

5-. Cömert (sehi) insanı mutluluğa götüren çok neden vardır: İlk önce o, bu sayede, Allah’a yaklaşmış olur; insanlar da onu sever ve en önemli bir husus da cennete yaklaşıp cehennemden uzaklaşmış olur. Cimri de bunun aksine bir duruma düşer. Burada dikkat çekici bir nokta da şudur: Cömertlik o kadar değerli ve övülmeye layık bir haslettir ki cömert bir cahil, cimri bir bilginden Allah katında daha sevgilidir. Oysa alimlik mertebesi Kur’ân ve Hadiste övülmüş ve İslamiyette şehitlik gibi en yüksek ve üstün bir derecenin timsali olmuştur… Bir de son olarak cömertliğin karşıtı olan cimrilik, pintilik ise bir hastalık olarak gösterilmiştir. Böylece cömertlik takdir ve teşvik edilirken, ona karşı cimrilik de yerilmiştir.

Bu bahiste bir önemli hususu daha hatırlamalıdır ki o da şundan ibarettir: Malı, Allah, insanlara ihtiyaçlarını karşılasınlar diye vermektedir. Para-pul da öyle. Bu bakımdan bunları amaçlarına uygun olarak sarfetmek görevdir. Gerekli olan: parayı, malı harcanması yararlı olan yerde harcamak, koruması uygun düşen yerde de korumaktır. Doğru olan davranış: ne elin çok açık olarak israfa gidilmesidir, ne de avuçların sıkı tutulup pintiliğe düşülmesidir.

Seyyidül İstiğfar Duası

Kim sabah ve akşam ‘Allah’ım Sen benim Rabbimsin senden başka ilah yoktur ancak sen varsın. Beni sen yarattın, ben senin kulunum ve gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz üzerindeyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınıyorum. Bana verdiğin nimeti itiraf ediyorum. Günahlarımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla. Çünkü günahları ancak sen bağışlarsın’ derse o gün veya o gece ölürse cennete girer.

Peygamberimiz bu duanın, duaların efendisi ve en üstünü olduğunu; bu itibarla her kim bu duayı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olacağını, her kim sevabına ve faziletine inanarak gece okur da o gece ölürse yine cennetlik olacağını ifade buyurmuşlardır.

Seyyidül İstiğfar Duası
Seyyidül İstiğfar Duası

Duanın Okunuşu:

“Allâhümme ente Rabbî, lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene ‘abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike m’esteta’tü.Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebûü leke bi-ni‘metike ‘aleyye ve ebûü leke bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirüzzünûbe illâ ente.”

http://www.youtube.com/watch?v=Mi1zw882BCs

Kur’an-ı Kerim ve İndirilişi

Kur’an-ı Kerim

kuranı-kerim

İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi. Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi…

Bakara Suresi, 213

“Kur’an-ı Kerim ve İndirilişi” yazısını okumaya devam et