Kur’an-ı Kerim
“İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi. Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi…”
Bakara Suresi, 213
Yüce Rabbimiz biz insanları diğer canlılardan daha farklı ve üstün özelliklere sahip olarak yaratmıştır. Akıl sahibi olmamız, düşünebilmemiz, karar verip uygulayabilmemiz üstün özelliklerimizden bazılarıdır. Bize verilen akılla, yaratıcımızın varlığını ve birliğini anlayabilir, iyiyi kötüden ayırt edebiliriz. Ancak haklıyı haksızdan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt ederken insanlar olarak kendi aramızda anlaşmazlığa düşebiliriz. Ayrıca yaratılış amacımız, ölüm sonrası yaşamın özellikleri gibi bazı konuları kendi kendimize değil ancak Allah’ın bize bildirmesi sayesinde öğrenebiliriz. Bu durumda bize bilmediklerimizi öğretecek, aramızdaki anlaşmazlıkları giderecek, Allah’ın yasakladıklarını ve emrettiklerini bildirecek bir yol göstericiye ihtiyaç duyarız. İşte biz insanlara yol gösterecek olan Yüce Allah’ın gönderdiği ilahi kitaplardır. Allah’ın mesajlarını bizlere iletmesine vahiy denir. Vahiy, ilk peygamber Hz. Adem ile başlamış, son peygamber Hz. Muhammed ile sona ermiştir. Gönderilmiş olan dört büyük kitap vardır. Bunlar; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim’dir.
Kur’an-ı Kerim insanlara gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. Bu nedenle sadece indiği topluma değil, tüm insanlığa yol göstericidir. Kur’an’ın bizlere bildirdikleri, kıyamete kadar her toplum için geçerlidir. Tüm bunlar Kur’an’ın evrensel bir gerçeklik taşıdığını gösterir. Allah, insanların yaratıcısıdır ve bizim için neyin iyi, neyin kötü olacağını en iyi O bilir. Bu nedenle Allah’ın Kur’an’da bildirdiği mesajlar mutluluğumuz ve huzurumuz için yeterlidir. Kur’an-ı Kerim’in son ilahi kitap olmasıyla ilgili önemli bir özellik de indirildiği şekliyle kıyamete kadar var olacak olmasıdır. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz o Kur’an’ı biz indirdik. Onun koruyucusu da şüphesiz biziz.”
Kur’an-ı Kerim’in İndirilişi
Rabbimizin mesajlarını bizlere peygamberler aracılığıyla bildirmesine vahiy denir. Vahyin amacı, insanları uyarmak ve onlara doğru yola yöneltmektir. Kur’an-ı Kerim de bu amaçla gönderilmiştir. Kur’an’ın indirilmeye başlandığı dönemde sosyal ve ahlaki açıdan büyük bir çöküş yaşanmaktaydı. İnsanların birçoğu putlara tapıyordu. Güçlü olanlar zayıfları eziyor, insanlar köle pazarlarında bir mal gibi satılıyordu. Kadınlar ve kız çocukları değersiz görülüp, haksızlık ediliyordu. Hz. Muhammed bu duruma çok üzülüyordu. Bu nedenle Nur Dağı’nın Hira Mağarası’na çekiliyor, bu kötü durumun durdurulması için Allah’tan yardım isteyip, ibadet ediyordu. Böyle günlerde iken 610 yılı, ramazan ayının Kadir Gecesi’nde Kur’an indirilmeye başlandı. Hz. Muhammed, o gece yine Hira’da dua ediyordu. Sabaha karşı vahiy meleği Cebrail geldi ve Alak Suresi’nin ilk beş ayetini Peygamberimize vahiy bildirdi.
Cebrail’den ilk vahiyle Hz. Muhammed içinde bir ürpertiyle evine döndü. Eşi Hz. Hatice ile yaşadıklarını paylaştı. Uzun bir süre sonra Hz. Muhammed, vahiy meleği Cebrail’i tekrar gördü. O günden sonra vahyin gelişi kısa aralıklarla devam etti. Kur’an’ın indirilişi Hz. Muhammed’in vefatı öncesine kadar yirmi üç yıl boyunca devam etti. Kur’an meydana gelen olaylar üzerine ayetler hâlinde parça parça indiriliyordu. Bu da Kur’an’ın insanlar tarafından kolayca anlaşılıp ve daha iyi öğrenilmesini sağlıyordu. Eğer bir defada indirilseydi henüz yeni Müslüman olmuş kimseler eski alışkanlıklarını aniden bırakıp yaşamlarında köklü değişiklikler yapmakta zorlanacaklardı. 610 yılında başlayan vahiy süreci, 632 yılında Hz. Peygamberin vefatı öncesinde tamamlandı.
“Kur’an-ı Kerim ve İndirilişi” için 7 yorum