Allah’ın her emir ve yasağının sayısız hikmeti olduğu gibi namazların belli vakitlerde kılınmasının da elbette birçok hikmeti vardır. Kur’an-ı Kerim’de namaz vakitleriyle ilgili pek çok ayet yer almaktadır.
“(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.” (Hud Suresi 114)
“Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.” (İsra Suresi 78-79)
“Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.” (Taha Suresi 130)
“Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur.” (Rum Suresi 17-18)
Sabah Namazı
Yeni bir başlangıç
Sabah namazı vakti; bizim anne karnına düştüğümüz anı, kainatın yaratıldığı 6 günden ilk günü ve yıl içindeki bahar mevsimini gösterir. Sabah vakti aydınlıkla birlikte yeni bir güne başlar adeta yeniden doğarız. İnsan sabahleyin çeşitli faaliyetlere başlamak için gerekli vücut zindeliğine kavuşmuş halde uyanır. Bizlere yine O’nun bize verdiği rızkları kazanabilmemiz için bu canlılık ve zindeliği de veren şüphesiz Allahu Teala`dır. Bu nedenle O’nun verdiği nimetlere ve sıhhate şükür için, sabah namazını kılmakla mükellef tutulmuşuzdur.
Rivayet edildiğine göre sabah namazının fazileti ile ilgili Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin.” (Müslim, Mesâcid 261-262)
Öğle Namazı
Gençlik ve Cehennem
Öğle vakti günün en sıcak zamanı olduğu için yazın en sıcak dönemine, insanda ise gençlik çağına işaret eder. Yine, öğlenin sıcağı bizlere mahşer gününü hatırlatır. Öğle vakti işlerimizin en yoğun olduğu andır. İnsan, o vakitte günlük işlerin yoğunluğundan dolayı adeta boğulacak duruma gelir. Tam da bu anda hem bu sıkıntılardan biraz olsun uzaklaşmak, hem de günün o saatine kadar Rabbimizin bize verdiği nimetlere şükürde bulunmak amacıyla namaza koşar ve bizi sıkıntıya sokan dünya işlerinden sıyrılarak bir nefes alma fırsatı buluruz.
Ebu Hureyre(r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Sıcak (öğle vakti) şiddetlendiği zaman, onu namazla serinletin. Muhakkak ki, sıcaklığın şiddeti, cehennemin nefes almasından ileri gelir. Öyle ki, cehennem ateşi Rabbine ‘Ya Rabbi! Bir kısmım bir kısmımı yedi.’ diyerek şikayette bulundu. Bunun üzerine Allah, nefesin biri kışta, biri de yazda olmak üzere (yılda) iki nefes almasına izin verdi. İşte sizin gördüğünüz en şiddetli sıcak ve en şiddetli soğuk bundan (bu iki nefesten meydana gelmekte)dır.” (Buharî, Mevakît, 9; Müslim, Mesacid, 185, 186, 187)
İkindi Namazı
İhtiyarlık ve sonbahar
İkindi vakti, güneşin batmaya meylettiği zamandır. Aynı zamanda insanoğlunun ve kainatın son dönemine de işaret eder. İkindi vakti geldiğinde az sonra güneşin batacağını ve birkaç saat sonra yeryüzündeki her şeyin karanlıkta kaybolacağını düşünürüz. Tam ümitsizliğe düşeceğimiz böyle bir zamanda kulaklarımızda ezan sesi yankılanır ve tek sığınılacak kapının Rabb’imiz olduğunu fark ederiz.
Ebu Züheyr Umare İbni Ruveybe (r.a) Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:
“Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir.” (Müslim, Mesâcid 213-214)
Peygamber efendimiz bu sözüyle sabah ve ikindi namazlarını kastetmiştir.
Akşam Namazı
Ölüm ve kıyamet
Akşam vakti sonbaharın sonunda varlıkların ölmesini, insanın vefatını ve kıyameti hatırlatır. Artık gün batmış, güneşten geriye yalnızca bir kızıllık kalmıştır. Bu vakit yirmi dört saatlik bir günün ölümüyle birlikte bizim ölümümüzden de haber verir. Güneşin batmasıyla birlikte doğan her şeyin bir gün batacak olduğu gerçeğini hatırlarız. Bu düşünceler içinde kalbimize teselli vermek ve ruhumuzu huzura kavuşturmak için akşam namazına koşarız.
Ebu Atıyye dedi ki; ben ve Mesruk, Aişe (r.a)’nın yanına gittik.
Mesruk ona:
-“Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından iki kişi var. İkisi de hayırdan geri kalmıyorlar. Ancak bunlardan biri akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele ediyor, diğeri ise hem akşam namazını hem de iftarı geciktiriyor.” dedi.
Bunun üzerine Aişe (r.a):
– “Akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele eden kimdir?” diye sordu.
Mesruk da:
– (İbni Mes’ud’u kastederek) “Abdullah’tır.” cevabını verdi.
Bunun üzerine Aişe (r.a):
– “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de öyle yapardı.” dedi.(Müslim, Sıyâm 49-50)
Yatsı Namazı
Büyük karanlık
Yatsı vakti güneşe ait hiçbir izin kalmadığı zamandır. Artık arkada bırakılan bir günün varlığı hakkında bize fikir verecek hiçbir şey yoktur. Akşam vakti izini bir kızıllık halinde şafağa bırakmıştı, o kızıllık da gidince her şey gitmiş ve bitmiş olmaktadır. Yatsı vakti bizlere her şeyin bitip tükendiğini ve kabirde her türlü ışıktan mahrum kalacağımızı hatırlatır. Bu vakitten sonra artık uyku alemine geçeriz. Hem yarı ölüm olarak adlandırılan hem de huzur ve dinlenme zamanı sayılan bu aleme geçmeden önce güne şükürle başladığımız gibi yine bir şükürle son vermek, gün içerisinde yaptıklarımızdan dolayı Allah’ın affına sığınmak için yatsı namazını kılarız.
Ebu Hüreyre (r.a) ‘den rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v)şöyle buyurdu:
“Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi.” (Buhârî, Mevâkît 20)
“Namaz Vakitlerinin Anlamları” için 7 yorum