Medine‘de bulunan Mescidil Nebevi imamlarını okuyuş bakımından Kabe’nin imamlarıına göre daha başarılı bulmuştum. Sureleri hem daha uzun, hem de daha makamlı okuyorlardı, ayrıca namazı daha yavaş kıldırıyorlardı. Belki de Mescidil Haram‘daki tavaf durumlarından dolayı Kabe imamları daha hızlı kıldırıyordur.
Ancak Kabe İmamlarından Mahir’i ayrı bir değerlendirmek lazım. Beni en çok etkileyen imamlardandı. Özellikle Kabe’ye 7-8 saf kala durduğum bir akşam/yassı namazının ilk rekatında Rahman suresini okuyarak tüm cemaati mestetmişti.
Rahman suresi 78 ayetten oluşur ve Mekke’de inmiş. İlk ayette yer alan Rahman kelimesinden dolayı “Rahman Suresi” olarak anlandırılmılş.
Peygamber efendimiz, “Kim Rahmân sûresini okursa, Allahü teâlânın verdiği nîmete şükr etmiş olur” buyurmuş Efendimiz (sav) yine “Her şeyin bir gözdesi vardır. Kur’an’ın gözdesi de Rahman Suresi’dir” demiş. Aşağıda Kabe imamı Mahir’in kendi sesinden Rahman suresini dinlemenizi tavsiye ederim.
Febi eyyi alai Rabbikuma tukezziban. Şimdi Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz??
Hacerülesved‘in ne olduğu ve biz Müslümanlar için önemini bir önceki yazımızda belirtmiştik. Bu makalede’de “Kabe Hakemliği” meselesini anlatacağız.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) henüz 35 yaşlarındaydı ve peygamberlik kendisine gelmemişti. Mekke’deki bir kadın, Kâbe Hareminde buhurdanlıkta Öd ağacı yaktığı sırada, buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan Kabe’nin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamıştı. Zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ile de Kabe’nin tabanı ve duvarları da iyice yıkılacak duruma gelmişti.
Dolayısıyla Kureyşliler Kâbe’nin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerine de, tavan eklemek istiyorlar, fakat yıkmağa kalkıştılları takdirde azaba uğrayabileceklerinden korkuyorlar, aralarında düşünüp duruyorlardı.
Bu sırada inşaat malzemesi yüklü bir gemi Cidde sahillerinde parçaland ve bunu fırsat bilen Kureyşliler aralarında yardımlaşarak bu batan gemiden Kâbe inşası için gerekli malzemeleri satın aldılar. Böylece Kabe’nin inşaatı veya rekonstrüksiyonu başlamış bulundu.
Hacerülesved taşı yerine konulacağı zaman kabileler, birbirleriyle anlaşamadılar. Hatta bu iş o kadar ilerledi ki, kabileler arası kavgaya ramak kaldı. Kureyşiler, bu durumda dört veya beş gece beklediler. Sonrasında Kureyşin yaşlılarından Ebu Ümeyye b. Mugire bir teklifte bulundu; Teklifine göre, mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı. Bütün kavmin büyükleri bu teklifi kabul ettiler.
Tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün Kureyşliler el çırparak El-Emin olan Sevgili Peygamberimizin hakemliğine razı olduklarını belirttiler.
Allah Rasulü’de cübbesini çıkardı, yere serdi, Hacerülesved‘i cübbenin üzerine koydu. Hz. Peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak onu konulacak yere getirttikten sonra mübarek elleriyle taşı kaldırdı ve yerine koydu. Böylece çok ciddi bir ihtilaf önlendi.
Hacerülesved Arapça’da “siyah taş” manasına geliyor. Kabe’nin doğru köşesinde yerden 1,5 m yükseklikte, gümüşten bir muhafaza içinde yer alan Hacerülesved tavafın başlangıç ve bitiş noktasını belirtir. Hacerülesved yaklaşık 30 cm çapında ve yumurta biçiminde siyaha yakın koyu kırmızı renktedir. Hz. İbrahim tarafından Kabe’nin inşası esnasında tavafın başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilmiştir. Kabe’nin maruz kaldığı afetler ve suikastlar neticesinde Hacerülesved’de bazı hasar ve parçalanmalar meydana gelmiştir.
Hz. İbrahim tarafından Ebu Kubeys tepesinden alınarak Kabe’ye getirilen Hacerülesved‘in ilk başta bembeyaz olduğu, fakat daha sonra insanların dokunmaları ve günahkarlıkları nedeniyle siyahlaştığı söylenir. Aslında gümüş muhafazanın içindeki taş tamamen Hacerülesved değildir. Birçok kez kırılan Hacerülesved 8 parça taş halinde, gümüş muhafaza içindeki dolgu maddesine yapışmış bir vaziyette durmaktadır.
Hacerülesved tavafa başlama noktasını gösteren bir indikatördür. Hacerülesved‘in tam karşısındaki direkte yer alan yeşil renkli lamba da, tavafın başladığını işaret eder. Lambanın hizasına geldiğiniz zaman, “Bismillahi Allahu Ekber.. ALLAH’ım! Sana inanarak, kitabım tasdik ederek, ahdine vefa göstererek, Peygamberin Muhammed (s.a.v.) m sünnetine uyarak tavafa başladım.”demek gerekir.
Rivayetlere göre Hacerülesved‘e dokunan kimsenin Rahman’ın eline dokunmuş gibi olduğu, Hacerülesved‘in kıyamet gününde Allah’ı (c.c) Rab olarak tanıyan kişilere şahitlik yapacağı söylenir. Hatta Hacerülesved’in kendisine istilam edenlere (selam verenlere) karşı kıyamet gününde şahitlik edeceği de belirtilir. Hz. Ömer, “Allah’a and olsun ki, senin zarar veya fayda vermeyen bir taş olduğunu biliyorum; eğer Resullullah’ı seni istilam ediyor görmeseydim, ben de seni istilam etmezdim. Resulullah’ı seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim” demiştir.
Peki Hacerülesved‘e dokunup nasıl öpeceğiz? Yoğunluktan dolayı ve başkalarının hakkına girmemek için Hacerülesved genel de uzaktan istilam edilerek geçiliyor. İki eller yukarıda selam veriliyor, veya selam verilip eller kalbin üstüne konuluyor veya selam verilip avuç içi öpülüyor. Dokunmak veya öpmek isterseniz de izdihamı yarıp, kimseye zarar vermeden bu işlemi gerçekleştirmeniz gerekiyor. Ben ilk denememde Hacerülesved’e dokunabildim. Gözlüklerimi çıkardığım 2. seferde de zor da olsa Hacerülesved‘i öpebildim. Peki bu işin tekniği nedir?
Kabenin bölümleri
Öncelikle vakitten başlayalım. Gördüğüm kadarıyla bu iş için en uygun zaman, öğle namazı sonrası. Güneş tam tepedeyken “bana göre” Kabe diğer zamanlara göre daha rahat oluyor ve Hacerülesved‘ee daha rahat yaklaşabiliyorsunuz.
1) Dolayısıyla ilk olarak öğle namazı sonrasına konsantre olmak lazım.
2) Sonrasında sağdaki resimde de göreceğiniz 9 nolu Yemânî veya Ruknülyemânî köşesinden yani Kabe’nin Güney köşesinden dalıp, kabe örtüsüne tutunmak gerekiyor.
3) Buradan Şâdervân denilen Kâbe duvarlarının diplerini yağmur ve sel sularından korumak amacıyla yapılan mermerden korumaya çıkarak yavaş adımlarla Hacerülesved‘e ilerlemeniz lazım. Zaten yolun yarısına geldiğinizda arkanızda bazı kişiler geçiyor ve hızla hedefe doğru ilerliyorsunuz.
4) Tam Hacerülesved‘e geldiğiniz esnada kendinizi boşluğa bırakmanız lazım ki başınız Hacerülesved‘in muhafazasına yetişebilsin. Sonrasında zaten kişiler bir şekilde sizi Hacerülesved’den uzaklaştırıyor.
Burada önünüzdeki kişileri sakinleştirmek için “Sabır Haci” şeklindeki telkinlerde bulunmanız çok önemli 😉
Peki Türkiye’de Hacerülesved’in 6 parçasının bulunduğunu biliyor musunuz? Sonraki makalelerde bu parçalara nasıl ulaşabileceğinizi de belirteceğim 🙂
Umre turumuzun son gününde Mekke’den Cidde’ye doğru yol almaya başladık. Çünkü Mekke’de bir havalimanı bulunmuyor. Mecburen yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Cidde’ye gitmeniz gerekiyor. Yolda büyük bir rahle üzerinde Kur’an-ı Kerim bizi yolculuyor. Ben görmedim, ancak rahlenin uçlarında “Müslüman Olmayanların Şehre Giremeyeceği” yazılıymış. İnanılmaz etkileyici bir sahne… O zaman Mekke’den ayrıldığınızı daha bir anlayıp, daha bir hüzünleniyorsunuz.
Umre ibadetini gerçekleştirmek için uygun bir mevsim aramak, bence doğru değil. Tabiiki sonuçta Allah’ın nasip etmesi önemli, ancak “bahar ayları daha iyi olur”, “kışın çok sıcak olmaz” gibi düşüncelere kapılmak sizi yanlış yerlere götürebilir.
Eğer bizim gibi Otel 1 tip bir umre seyahati yapıyorsanız zamanı çok dert etmenize gerek yok. Otel 1 tip umre turumuzda Medine’de Medine Hilton‘da, Mekke’de ise Mövenpick Mekke‘de kaldık. Her iki otel’de 5 yıldızlı. Makeleyi yazdığım zamanda Medine Hilton Trip Advisor’ın “En İyi Medine Otelleri” listesinde 3. sırada iken, Mövenpick Mekke de “En İyi Mekke Otelleri” listesinde 6. sıradaydı.
Medine Hilton, Merkeziye denen bölgede bulunuyor. Otelin giriş kapısı ile Mescid-i Nebevi’nin dış kapısı arasında 30 saniyelik yürüme mesafesi var. Otelin giriş ve çıkışı Mescid-i Nebevi ile aynı seviyede, yani zemin seviyesinde.
Mövenpick Mekke’nin Zam Zam Tower çıkış kapısı ile Kabe’nin 1 Nolu Girişi olan (Gate No 1), King Abdül Aziz arasında 30-40 sn var. Ancak odanızdan çıkış kapısına kadar biraz meşekatli bir yolculuk var. Çünkü Mövenpick Mekke, Zam Zam Tower’ın hemen yanındaki Hajar Tower’da bulunuyor. Kabe’ye gitmek için öncelikle bulunduğunuz kattan asansörle P11 katına inmeniz lazım. P11 katından oteli terkedip bu sefer otel dışındaki Zam Zam Tower’ın asansörüne binerek P3’e gelmeniz gerekiyor. P3 Zam Zam Tower Shopping Center’a sizi ulaştırıyor. Buradan da çıktığınız zaman doğrudan Kabe’nin 1 Nolu Girişi olan (Gate No 1), King Abdül Aziz’e ulaşabiliyorsunuz. Örneğin ben 17. kattaki odamda iken ikindi ezanı okunmuş ve o esnada odamdaki lavaboda abdest alıp hemen cemaatle namaz içi Kabe’ye yetişmeye çalışmış ve Kabe’ye 7-8 saf kala bir mesafede namazımı kılabilmiştim. Otelin ne kadar yakın olduğunu bu örnekle daha iyi anlamışssınızdır umarım.