Ramazan Orucu Günahlara Kefaret Olur

“Kişi, çoluk-çocuğu, malı ve komşusu sebebiyle günaha girebilir. Namaz, oruç ve zekât bu günahlara kefaret olur.”
(Buhârî “Savm”, 3)

“Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan orucunu tutarsa Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.”
(Buhârî, “Syâm”, 6)

Hadiste, günahların küçük veya büyük olduğu beyan edilmeden mutlak olarak oruç tutan kimsenin bağışlanacağı bildirilmektedir. Ancak Kur’ân ve sünnet bütünlüğü içinde konuyu ele aldığımız zaman içki içmek, kumar oynamak, hırsızlık yapmak ve namaz kılmamak gibi büyük günahlardan ve kul hakkı içeren günahlardan kurtulmak için şartlarına uygun tövbe etmek, hak sahibine hakkını ödemek ve helalleşmek gerekir.

Tutulamayan Ramazan Orucunun Kazası

“Kaza” zamanında usulüne uygun olarak yerine getirilemeyen namaz, hac ve oruç gibi ibadetlerin, başka bir zamanda yerine getirilmesi demektir. Kaza orucu vaktinde tutulmayan veya tutulamayan veya niyetlendikten sonra her hangi bir sebeple bozulan
Ramazan orucunun Ramazan dışında tutulması demektir. Kazaya kalan oruçların tutulması farzdır. Allah Teâlâ,

“Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar” buyurmuştur. (Bakara, 2/184)

Kazaya kalmış orucu bulunanlar, ilk fırsatta bu oruçlarını kaza etmelidirler.

Oruç tutmaya engel meşru bir mazeret sebebi ile Ramazan orucunu tutamayan bir kimse, bu engelin Ramazanda gündüz ortadan kalkması halinde günün kalan kısmın bir şey yemeden içmeden oruçlu imiş gibi geçirir. Çünkü oruç tutanlarla aynı şartları taşımaktadır, bu sebeple onlar gibi davranması gerekir. Ramazanda gündüz bülûğa eren çocuk, Müslüman olan gayr-i müslim, iyileşen hasta, hayız hali biten kadın,
yolculuğu sona eren yolcu, şek gününde yiyip içen sonra Ramazanın girmiş olduğunu anlayan kimse ile orucunu kasten bozan kimsenin durumlar da böyledir.

Şafiî mezhebine göre bu kimselerden, günün başında oruç kendisine farz olmamış kimselerin günün kalan kısmını yemeden ve içmeden geçirmeleri müstehaptır.
Bununla birlikte bu kimse mazeretli olduğunu bilmeyen kimsenin yanında açıktan yiyip içemez. Çünkü kendisini töhmet altında bırakmış olur. (Şîrazî, II, 587–588)

Oruç tutması gerekirken oruca hiç başlamayan yahut başladıktan sonra kasten bozanların ise o günü yemeden ve içmeden geçirmeleri gerekir. (Şîrazî, II, 610)

Ramazan orucunun kazası için belli bir zaman yoktur. Oruç tutmanın yasak olduğu günler dışında yılın her vaktinde kaza orucu tutulabilir. Kaza oruçlar peşpee tutulabileceği gibi, ayrı ayrı günlerde de tutulabilir. Oruç kefaretinde olduğu gibi peşpee tutulma şart yoktur.

 

Oruç İbadetinin Fazileti

Müslümanlar, ayet ve hadislerde oruç tutmaya tevşik edilmiş, oruç tutanlar övülmüş, onlara Allah’ın rahmeti, rızası, sevap ve mükafat vaad edilmiştir. Ahzab suresinin 35. ayetinde, aralarında oruç tutmanın da yer aldığı on özelliğe sahip olan kadın ve erkeklere mağfiret ve büyük mükafat olduğu bildirilmiştir.

“Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.”
(Ahzab, 33/35)

Ayet; hem iman, ibadet ve ahlaki konularda kadın ve erkek arasında bir farkın bulunmadığını, hem Müslümanın sahip olması gereken nitelikleri, hem de bu niteliklere
sahip olan Müslümanların Allah katındaki değerini ve verilecek mükafat beyan etmektedir. Ayetin ifade ettiği özellikleri taşıyan Müslüman kemale ermiş ve ilahi rızayı
kazanmış insandır.

Orucun Farz Olmasının Şartları

oruc-tutmak

Orucun bir kimseye farz olması için Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olması gerekir:

Müslüman olmayanlara diğer bütün ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadeti de farz değildir. İslam dininin gerekli kıldığı ibadetler ancak bu dine inanmakla anlam kazanır. Gayr-i Müslim bir kimsenin Müslüman olması halinde, daha önce tutmadığı oruçlar ve diğer ibadetleri kaza etmesi gerekmez. Çünkü Müslüman olmakla geçmiş günahlar tamamen silinir, yepyeni bir hayata başlanmış olunur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Ey Muhammed! İnkar edenlere söyle: Eğer vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Enfâl, 8/38)

Ergenlik çağına gelmeyen çocuklar da oruç tutmakla yükümlü değildir. Çünkü dini görevler ergenlik çağından itibaren başlar. Namaz ibadetinde de olduğu gibi henüz ergenlik çağına ulaşmamış fakat gücü yeten çocuklara oruç tutturulması uygun olur.

Şafiî mezhebine göre bir kimseye orucun farz olması için; Müslüman, akıllı, bülûğa erişmiş ve mukim olmak, hayız ve nifas halinde olmamak, oruç tutmaya gücü yetmek gerekir. (Şirâzî, II, 586)

Ramazan Ayına Hazırlık

Bu kadar değerli olan bir aya hazırlıklı girmek gerekir. Bu hazırlıkları şöyle dile getirebiliriz.

1. Gönlümüz ve ruhumuzla, iyi arzu ve isteklerimizle Ramazan ayına girmeli, sözlü veya fiili kötü alışkanlıklarımızı bırakmalıyız. Bütün varlığımız ile Allah’a yönelmeli, niyetimizi düzeltmeli, kötü düşünce ve arzulardan arınmalı, kalbimizi temizlemeliyiz. Günahlarımızdan kurtulmak için Allah’ın mağfiret, rahmet ve rızasını elde etmeyi, Ramazan sonunda affedilenler arasına girmeyi hedeflemeliyiz.

2.  Ramazan ayına bu ayı en iyi bir şekilde ihya etmeye, oruç tutma, mukabele, iftar verme gibi Ramazana özgün ibadetleri yapmaya azim ve niyet içinde olmalıyız.

3. Ramazan ayında ev halkına; eş ve çocuklarımıza karşı daha hoşgörülü, şefkat ve merhametli bir davranış içine girmeliyiz.

4. Sahur ve iftar sofralarını israfa kaçmadan zenginleştirmeliyiz.

5. Çalıştırdığımız insanlar varsa onlara Ramazan öncesine göre biraz daha hoşgörülü olmalı, mümkünse işlerini hafifletmeliyiz.

6. İnsan haklarına saygılı olmalı, yakınlarımızı, komşularımızı ve iş arkadaşlarımız ile dargınlığımız varsa Ramazan ayında buna son vermeli, kimseye dargın ve kırgın olmadan Ramazan ayına girmeliyiz.