Nouman Ali Khan İstanbul Konferansından Başlıklar

Nouman Ali Khan İstanbul Konferansı

Nouman Ali Khan‘ın 23 Ağustos’ta verdiği İstanbul konferansı tam da beklediğimiz gibi coşkulu ve heyacanlı geçti. Boğaziçi Üniversitesi İslami Araştırmalar Kulübü‘nden gönüllü arkadaşların desteğiyle gerçekleşen konferans, tanıtım videoları ve yoğun katılım dolayısıyla 20:45 gibi başlayabildi.

Nouman Ali Khan‘ın 21:30 civarında başlayan sohbeti Hudeybiye anlaşması ve Fetih Suresi üzerindeydi.

 

Hudeybiye anlaşmasının detaylarına gelecek olursak:  Hicretin 6. yılında Peygamber Efendimiz rüyasında kendisinin emniyet içerisinde, başları traşlı bir şekilde, Kabe’ye girdiğini ve Kabe’nin anahtarını alıp Arafat’a çıktığını görmüştü. Bunun üzerinde sevgili Peygamberimiz umre yapmaya niyet etti ve beraberindeki 1.400 sahabeyle birlikte ihramlarını giyip, kurbanlık hayvanlarını alıp Mekke’ye doğru çoz zorlu bir yoldan ilerlemeye başladı. Kureyş kabilesi çeşitli vesileler ve aracılarla Müslümaları yolundan alıkoymak istedi. Müslümanlar ile Kureyş arasında sonunda Hudeybiye anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Müslümanlar, o yıl değil de ertesi yıl Kabe’yi tavaf edebilecekti. Ayrıca müşriklerden kim iman edip, Müslüman’lara katılırsa, Mekke’ye geri verilecekti.

 

Anlaşmanın ardından Resullullah (sav) azhabından kurbanlarını kedip traş olmalarını istedi. Müslüman kafilesi Medine’ye dönerken yolda Fetih suresi nazil oldu.

Bismillâhirrahmânirrahîm:

  1. Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.
  2. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.
  3. Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.

Hudeybiye anlaşması Mekke’nin fethinin yolunu açan önemli bir antlaşma idi.

Nouman Ali Kan’ı Türkiye’ye getiren organizasyona bir daha teşekkür ederiz. Senai Demirci, Vakıf KatılımBoğaziçi Üniversitesi İslami Araştırmalar Kulübü ve Samet Serhat Sarı ‘ya çok teşekkür ederiz.

İsmi Azam Duası

mekke-dua
İsmi Azam Duası Nedir?

Dua etmek

Bütün duaların en faziletlisi İsm-i A’zam duasıdır. İsm-i A’zam ile yapılan dua kabul edilir olduğu için Peygamberlerden başka bazı kimseler Süleyman’ın veziri gibi ondan istifade etmişlerdir. O’nunla yapılan dualara anında karşılığı verilmiştir. Öyle mübarek bir duadır ki, önünde engel duramaz. Çünkü o kınından çıkmış keskin bir kılıca benzer. Lüzumsuz yere onu kınından çıkarmamak, ancak icap ettiği zaman ondan faydalanmak gerekir. İsm-i Azam Duası ile dua edilmelidir. İsmi Azam duasında Allah’ın değişik isimleri şefaatçi kılınarak cehennem ateşinden Rahman’a sığınmak vardır. Bu duanın sabah ve ikindi namazlarından sonra okunması ayrı bir tevafuk özelliğine sahiptir.

İsmi Azam Duasının Arapçası:

“Bismillahirrahmanirrahim”

“Allahümme inni es’elüke ya alimel hafiyye, ve ya men-is-semau bikudretihi mebniyye, ve ya men-il-erdu biizzetihi mudhıyye, ve ya men-iş-şemsü vel-kameru binuri celalihi müşrika ve mudıyye ve ya mukbilen ala külli nefsin mü’minetin zekiyye ve ya müsekkine ra’b-el-haifine ve ehl-et-takıyye, ya men havaicul-halki indehü makdıyye, ya men neca Yusüfe min rıkk-il-ubudiyye, ya men leyse lehü bevvabün yunadi vela sahibun yağşa ve la vezirun yu’ti ve la gayruhu rabbün yud’a ve la yezdadu ala kesretil-havaici illa keremen ve cuden ve sallallahu ala Muhammedin ve alihi ve a’tini süali inneke ala külli şey’in kadir.”

İsmi Azam Duasının Türkçesi:

“Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak, Celil ve Cebbar olan O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. Ancak bütün kullarının hallerine vakıf olan ve kusurlarını örtbas edendir. Allah’tan başka ilah yoktur. Gece ile gündüzü halk eden O’dur. Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, şeriki yoktur, tektir ve birdir. Biz O’na hamdü sena ederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak O vardır, tektir, ortağı yoktur. Tek bir Allah’tır. Biz O’na ibadet ederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Ancak O vardır, tektir ve ortağı yoktur. Tek bir ilahtır. Bizler O’na şükrederiz. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah tektir, ortağı yoktur, Muhammed O’nun Resulü’dür. Hay ve Kayyum O’dur. Allah’ın rahmeti mahlukatının en hayırlısı olan Muhammedin al ve ashabının ve hepsinin üzerine olsun. Şehadet ederim ki Sen hem Rabbimiz ve hem de Halikimizsin. Allah’ım, beni mağfiret eyle, ey Allah, ey Allah, ey Allah Rahmetinle beni yarlığa Zira, Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

İsmi Azam Duasının Hikmeti

Abdullah bin Ömer Peygamberden (sav) şöyle rivayet etmiştir;

dua

“Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin, Allah’ın gazap ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan Allah’ın sözlerine sığınırım” O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı.

İçinde korku, dehşet ve huzursuzluk hissi duyulduğunda şu dua da okunabilir, “Euzü bi kelimatillahha’t-tammati min gadabihi ve şerri ibadihi ve min hemezatiş-şeytani ve en yehdurun” Anlamı, “Allah’ın bana kızmasından, kulların kötülüklerinden, şeytanın vesveselerinden ve bana kurduğu tuzaklardan Allah’ın tam kelimelerine sığınırım”

Umre Nedir, Nasıl Yapılır?

umre

Umre, hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir. Umrenin farzı ikidir. İhram ve tavaf. İhram umrenin şartı, tavaf ise rüknüdür. Sa’y ve tıraş olmak ise vaciptir.

 

umre

Umre Nasıl Yapılır?
1-
Mikat sınırlarının birinde ihrama girilir ve niyet edilir.

2- Telbiye, tekbir, tehlil salevat-ı şerife okunarak Harem-i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır.
Tavaf esnasında iztiba ve ilk üç şavtta remel de yapılır.

3- Tavaf namazından sonra Mes’aya gidilerek umrenin sa’yi yapılır.

4- Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur.
Umrede Arafat, Mina, Müzdelife’deki menasik, kudum ve veda tavafı yoktur.

İhrama Girilen Yerler:
Mekke’ye mikat sınırları dışındaki yerlerden gelenler yolları üzerindeki mikatlardan birinde ihrama girerler. Mekke’de bulunulduğu esnada umre yapmak istenirse, Mekkeliler gibi, Harem Bölgesi dışına çıkılarak ihrama girilir.

Umre Farz Mıdır?
İmam-ı Rabbani buyuruyor ki: Umreye gitmek farz ve vacip değildir, nafile ibadettir. Nafile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar, günah işlemek olur. (1/124)

Umrenin Zamanı Var Mıdır?
Umre için belirli bir vakit yoktur, her zaman yapılabilir. Ramazanda yapılması daha faziletlidir.

Orucu Bozmayan Durumlar

orucu bozmayan durumlar

Unutarak yiyip içmek,

Unutarak cinsi münasebette bulunmak,

Uyurken ihtilâm olmak,

Cünüp olarak sabahlamak,

Eşini sadece öpmek,

Kendi isteği dışında kusmak,

Kendiliğinden gelen kusuntunun yine kendiliğinden içeri girmesi,

Ağza gelen balgamı yutmak,

Boğaza toz veya sineğin kaçması,

Kendi isteği olmadan boğazına duman girmesi,

Dişler arasında kalan ve nohut büyüklüğünden az olan kırıntıyı yutmak,

Burundaki akıntıyı geri çekerek yutmak,

Kokulu bir şey koklamak (Gül, çiçek, esans, misk gi­bi),

Göze sürme çekmek,

Göze ilaç dökmek,

Gözenekler yoluyla vücuda merhem girmesi,

Kulağa suyun kaçması,

Kan aldırmak, hacamat yaptırmak,

Banyo yapmak, suda yüzmek,

Abdestten sonra ağızda kalan yaşlığın tükürük ile beraber yutulması,

Misvak kullanmak,

Kan veya ilaçtan hiçbir şeyi yutmamak şartıyla diş çektirmek orucu bozmaz. (Mecbur ka­lınırsa diş çektirilir, kan veya ilaç yutulmuşsa, o gün kaza edilir.)

Ramazan

Hz. Muhammed’in Mucizeleri

hzmuhammed

Hz. Muhammed’in hak Peygamber olduğunu bildiren şahitler pek çoktur. Ümmetinin evliyasında hasıl olan kerametler, hep O’nun mucizeleridir. Çünkü, kerametler, O’na tabi olanlarda, O’nun izinde gidenlerde hasıl olmaktadır.
Hz .Muhammed’in mucizeleri, zaman bakımından üçe ayrılmıştır:
Birincisi, mübarek ruhu yaratıldığından başlayarak, Peygamberliğinin bildirildiği (bi’set) zamanına kadar olanlardır.
İkincisi, bi’setten vefatına kadar olan zaman içindekilerdir.
Üçüncüsü, vefatından kıyamete kadar olmuş ve olacak şeylerdir.

Mucizelerden bazıları:

– Hz . Muhammed’in mucizelerinin en büyüğü Kur’an-ı Kerim’dir.

kuran dua

– En büyük mucizelerinden birisi de Miraç mucizesidir.

– Meşhur mucizelerinin en büyüklerinden birisi de, Ay’ı ikiye ayırmasıdır. Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Hz .Muhammed elli iki yaşında iken, Mekke’de Kureyş kafirlerinin elebaşıları yanına gelip, “Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır.” dediler. Hz .Muhammed herkesin ve hele tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok istiyordu. Mübarek ellerini kaldırıp dua etti. Allah, kabul edip, Ay’ı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kafirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler. İman etmediler.

Bu mucize ile ilgili ayet-i kerimenin meali şöyle:
Kıyamet yaklaştı, Ay yarıldı. Onlar bir mucize görünce hemen yüz çevirirler ve eskiden beri devam ede gelen bir sihir derler.
Kamer 1,2

Ay yarılması

– Hz .Muhammed, bazı gazalarında, susuz kalındığı zaman, mübarek elini bir kaptaki suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, suyun bulunduğu kap devamlı taşmıştır. Bazen seksen, bazen üçyüz, bazen binbeşyüz, Tebük Gazası’nda ise, yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır. Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur.

– Hayber gazasında, önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, “Ya Resulallah, beni yeme, ben zehirliyim.” sesi işitildi.

– Medine’de, Mescid-i Nebevi’de dikili bir hurma kütüğü vardı. Resulallah hutbe okurken, bu direğe dayanırdı. Buna Hannane denirdi. Minber yapılınca, Hannane’nin yanına gitmedi. Ondan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler. Minberden inip, Hannane’ye sarıldı. Sesi kesildi. “Eğer sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlardı.” buyurdu.

– Mübarek eline aldığı çakıl taşlarının ve tuttuğu yemek parçalarının arı sesi gibi, Allah’ı tesbih ettikleri çok görülmüştür.

– Bir gün, bir köylüyü imana davet etti. Müslüman bir komşumun vefat etmiş kızını diriltirsen, iman ederim dedi. Mezarına gittiler. İsmini söyleyerek kızı çağırdı. Kabir içinden ses işitildi ve dışarı çıktı. “Dünyaya gelmek ister misin?” buyurdu. “Ya Resulallah! Dünyaya gelmek istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Müslümanın ahireti, dünyasından daha iyi.” dedi. Köylü bunu görünce, hemen imana geldi.

– Tirmizi ve Nesai’nin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a’ma bir kimse gelip, ya Resulallah, Allahü Teala’ya dua et, gözlerim açılsın dedi. “Kusursuz bir abdest al! Sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed’i araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed Aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!” duasını okumasını buyurdu. Adam, abdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. Bu duayı Müslümanlar, her zaman okumuşlar ve maksatlarına kavuşmuşlardır.

– Medine’de, minberde hutbe okurken, bir kimse, ya Resulallah! Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp, dua eyledi. Gökte hiç bulut yokken, mübarek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı. Birkaç gün devam etti. Yine minberde okurken, o kimse, ya Resulallah! Yağmurdan helak olacağız deyince, Resul Aleyhisselam, tebessüm etti ve “Ya Rabbi! Rahmetini başka kullarına da ihsan eyle!” buyurdu. Bulutlar açılıp, güneş göründü.

– Cabir bin Abdullah diyor ki, çok borcum vardı. Resulallah’a haber verdim. Bahçeme gelip, hurma yığınının etrafında üç kere dolaştı. “Alacaklılarını çağır, gelsinler!” buyurdu. Her birine hakları verildi. Yığından bir şey eksilmedi.

– Bir kadın, hediye olarak bal gönderdi. Balı kabul edip, boş kabı geri gönderdi. Kap bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek, “Ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz? Acaba günahım nedir?” dedi. “Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal, Allahü Teala’nın hediyene verdiği berekettir.” buyurdu. Kadın çocukları ile aylarca yediler. Hiç eksilmedi. Bir gün yanılarak balı başka bir kaba koydular. Oradan yiyerek bitirdiler. Bunu, Resulallah’a haber verdiler. “Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, hiç eksilmezdi.” buyurdu.

– Resulallah’ın gaybdan haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesi üç kısımdır:

Birinci kısmı, kendi zamanından evvel olan ve kendisine sorulan şeylerdir ki, bunlara verdiği cevaplar, çok kafirlerin, katı kalpli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuştur.
İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir.
Üçüncü kısmı, kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir.

İkinci ve üçüncü kısımlardan birkaçı:

– İslam’a davetin başlangıcında, müşriklerin eziyetlerinden, sıkıntılarından dolayı, Eshab-ı kiramın bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Resulallah, Mekke’de kalan Eshab-ı kiramla beraber, üç sene her türlü görüşme, alış-veriş yapma, Müslümanlardan başka bir kimse ile konuşmama gibi, bütün içtimai muamelelerden men olundular. Kureyş müşrikleri, bu karar ve ittifaklarını bildiren bir ahdname yazarak, Kabe-i Muazzama’ya asmışlardı. Her şeye kadir olan Allahü Teala Arza denilen bir çeşit kurdu o vesikaya musallat etti. Yazılı bulunan Allahü Teala’nın ismi ile ibaresinden başka, ne yazılı ise, hepsini o kurtcuk yedi, bitirdi. Allahü bu hali Cibril-i emin vasıtası ile Peygamber Efendimize bildirdi. Peygamber Efendimiz de bu hali amcası Ebu Talibe anlattı. Ertesi gün, Ebu Talib müşriklerin ileri gelenlerine gelerek, Muhammedin Rabbi Ona şöyle haber vermiş. Eğer söylediği doğru ise, bu hali kaldırıp, eskiden olduğu gibi dolaşmalarına, başkaları ile görüşmelerine mani olmayınız. Eğer söylediği doğru değilse, ben de Onu artık himaye etmeyeceğim, dedi. Kureyşin ileri gelenleri, bu teklifi kabul ettiler. Herkes toplanarak Kabe’ye geldiler. Ahdnameyi Kabe’den indirerek açtılar ve Resulallah’ın buyurduğu gibi, “Bismikellahümme” ibaresinden başka, bütün yazıların yenilmiş olduğunu gördüler.

– Vefat ederken, mübarek kızı Fatıma’ya, “Akrabam arasında bana evvela kavuşan sen olacaksın.” buyurdu. Altı ay sonra Hz. Fatıma vefat etti. Akrabasından ondan evvel kimse vefat etmedi.

Hazreti Fatıma
– Acem Padişahı Kisra’nın ve Rum Padişahı Kayser’in memleketlerinin Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi.

– Ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gideceklerini ve sahabeden olan Ümmi Hiram’ın o gazada bulunacağını haber verdi. Hazret-i Osman halife iken Müslümanlar, gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harp ettiler.

– Eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir.
Hazret-i Ali buyuruyor ki:

Resulallah beni Yemen’e kadı olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını bilmiyorum dedim. Mübarek elini göğsüme koyup, “Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip eyle!” buyurdu. Bundan sonra bana gelen şikayetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükmederdim.

-Resulallah Efendimiz bir gün abdest alıp, mestlerinden birini giyip, ikincisine mübarek elini uzatırken, bir kuş geldi. Bu mesti kapıp havada silkti. İçinden bir yılan düştü. Sonra kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonra, ayakkabı giyerken, önce silkelemek sünnet oldu.

 

 

 

Kaynak: Mir’at-ı Kainat