Kur’an-ı Kerim’de Ahlakı Anlatan Ayetler

Bakara Suresi, 129. Ayet:
Ey bizim Rabbimiz, bir de onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki, onlara senin ayetlerini tilavet eylesin, kendilerine kitabı ve hikmeti öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapıp onları pak eylesin. Hiç şüphesiz Aziz sensin, hikmet sahibi Sensin.

Bakara Suresi, 151. Ayet:
Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.

Bakara Suresi, 172. Ayet:
Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin, eğer siz yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin.

Bakara Suresi, 232. Ayet:
Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bununla içinizden Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Nahl Suresi, 90. Ayet:
Muhakkak Allah adalet ve iyilikle ve kısımları görüp gözetmekle emin, aklın ve dinin kabul etmeyeceği çünkü işlerden ve haksızlıklardan da nehyeden bu hususta size öğüt verir.

Enfal Suresi, 53. Ayet:
Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlak ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah’ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir.

Zümer Suresi, 17-18. Ayet:
Sözü işitip de en güzeline uyan kullarımı müjdele.

Tevbe Suresi, 103. Ayet:
Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükunettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.

Ali-İmran Suresi, 77. Ayet:
And olsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.

Nisa Suresi, 49. Ayet:
Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez.

Ankebut Suresi, 8. Ayet:
Biz, insana, ana babasına iyilik etmesini emrettik. Şayet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim.

Nur Suresi, 21. Ayet:
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayasızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Nur Suresi, 28. Ayet: 
Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, “Geri dönün!” denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir.

Nur Suresi, 30. Ayet:
(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.

Kehf Suresi, 74. Ayet:
Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

Meryem Suresi, 19. Ayet:
Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.

Kalem Suresi, 4. Ayet:
Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

 

Kederli Anlarda Okunacak Ayet-i Kerimeler

Dua etmek

1. “Ve iy yemseskellahu bi durrin fela kaşife lehu illa hu ve iy yuridke bi hayrin fela radde li fadlih, yüsibü bihi mey yeşau min ıbadih, ve hüve’l-ğafuru’r-rahim.”

Ve eğer Allah sana bir keder dokunduracak olursa, onu Ondan başka açacak yoktur; ve eğer O, sana bir hayır dilerse, o zaman da O’nun lütfunu reddedecek yoktur. O, lütfunu kullarından dilediğine nasip eder. O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
(Yunus, 107)

 

2.“Kul ley yusibena illa ma keteballahu lena, hüve Mevlana ve alallahi fel- yetevekkeli’l-mü’minun.”

De ki: Bize hiçbir zaman Allah’ın yazdığından başka bir şey ulaşmaz. O, bizim Mevlamızdır ve müminler onun için yalnız Allah’a dayanıp güvensinler!”
(Tevbe,51)

 

3.“Ve ke eyyim min dabbetil la tahmilu rizkaha, Allahu yerzukuha ve iyyaküm ve hüve s-semiu’l-âlim.”

“Nice hayvanlar var ki, rızkını (yanında) taşıyamaz; Allah onlara da rızık veriyor, size de! O her şeyi işitendir, bilendir.”
(Ankebut, 60)

 

4.“Ma yeftehıllahü linnasi mir rahmetin fela mümsike leha, ve ma yümsik fe la mursile lehu mim ba’dih, ve hüve’l-azizu hâkim.”

“Allah insanlara rahmetinden her neyi açarsa artık onu tutacak, kısacak kimse yoktur. Her neyi de tutar kısarsa onu da ondan sonra salacak yoktur. O, öyle güçlüdür, öyle hikmet sahibidir.”
(Fatır, 2)

 

5.“Ve lein seeltehüm men haleka’s-semavati ve’l-arda le yekulünnallah, kul eferaeytüm ma ted’une min dunillahi in eradeniyallahu bi durrin hel hünne kaşifatü durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hünne mümsikatü rahmetih, kul hasbiyallahu aleyhi yetevekkeli’l-mütevekkilun.”

“Andoldun ki, onlara: ‘O gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye sorsan kesinlikle Allah’tır’ diyeceklerdir. De ki: ‘Gördünüz ya, Allah’tan başka çağırdıklarınızı, eğer Allah bana bir keder dilerse, onlar O’nun vereceği kederi açabilirler mi? Ya da O, bana bir rahmet dilerse onlar O’nun rahmetini (engelleyip) tutabilirler mi?’ De ki: Allah bana yeter! Tevekkül edenler hep ona dayanır!”
(Zümer, 38)

 

6.“Inni tevekkeltü alallahi rabbi ve rabbiküm, mâ min dabbetin illa hüve ahizüm bi nasıyatiha, inne rabbi ala sıratım müştekim.”

“Her halde hem benim Rabbim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a güvenip) dayanmışım. Hiç (bir) yerde bir debelenen (canlı) yoktur ki perçemini O tutmuş olmasın! Şüphe yok ki Rabbim doğru bir yol üzerindedir.”
(Hud, 56)

 

7.“Fe in tevellev fe kul hasbiyallahu la ilahe illa hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü’l-arşi’l-azim”

“Eğer aldırmazlarsa de ki: “Bana Allah yeter! Ondan başka ilah yoktur. Ben O’na dayanmaktayım ve O büyük arşın sahibidir!”
(Tevbe,129)

 

Kur’an’da Zulüm

Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir. (Nur, 50)

Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükafat verir. (Nisâ, 40)

Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. (Buna şaşma!) Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki verdik. (Nisâ, 153)

(İlah edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse ona büyük bir azap tattırırız. (Furkan, 19)

İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır. (Neml, 52)

Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık konuşamazlar. (Neml, 85)

Andolsun, biz Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. (Ankebut, 14)

Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu halde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz Kitab’ın (Tevrat’ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Bakara, 85)

And olsun, Mûsa size açık mucizeler getirmişti de, arkasından sizler nefislerinize zulüm ederek buzağıyı ilah edinmiştiniz. (Bakara, 92)

Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. (Bakara, 191)

Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. 2. Sure (Bakara, 193)

Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır. (Bakara Suresi,217)

İşte bunlar Allah’ın, sana hak olarak okuduğumuz ayetlerdir. Allah, alemlere hiç zulüm etmek istemez. (Al-i İmran, 108)

Yahudilerin yaptıkları zulüm ve bir çok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık.İçlerinden inkar edenlere de acı bir azap hazırladık. (Nisa, 160)

Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’raf, 23)

Bir de senden, iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorlar. Oysa onlardan önce ibret alınacak birçok azap gelip geçmiştir. Şüphesiz Rabbin, insanların zulümlerine rağmen bağışlama sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabı pek şiddetlidir. (Ra’d, 6)

Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler. (Nahl, 61)

Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hakim ve onları koruyup gözeten Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen mutlaka hüsrana uğramıştır. (Taha, 111)

Hani Lokman oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman, 13)

Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir. (Mü’min, 17)

Kur’an-ı Kerim’de Saklı Dualar

Dua

“Ey Rabbimiz! Bizlere dünyada ve ahirette güzellikler ihsan eyle azabından muhafaza eyle.” (Bakara, 201)

“Ey Rabbimiz! Sen bütün bunları boşuna yaratmadın. Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz. Bizleri ateşin azabından koru.” (Al-i İmran, 191)

“Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru.” (Al-i İmran, 147)

“Ey Rabbim! Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma.” (Mü’minun, 94)

“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kafir kavme karşı bize yardım et.” (Bakara, 250)

“Ey Rabbimiz! Muhakkak sen, kimi ateşe sokarsan onu cezalandırırsın. Zalimler için yardımcı yoktur.” (Al-i İmran, 192)

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 286)

“Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul et, muhakkak sen, işiten ve bilensin.” (Bakara, 127)

“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kafir topluma karşı bize yardım et.” (Araf, 155)

“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Müslüman olarak bizim canımızı al.” (Araf, 126)

Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana acımazsan, şüphesiz ziyana uğrayanlardan olurum.” (Hud, 47)

“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.” (İbrahim, 38)

“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizleri affetmezsen ve bizlere acımazsan hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (Araf, 123)

“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim, 40)

“Bu hastalık gerçekten beni sarıverdi. Sen ise merhametlilerin en merhametli olanısın.” (Enbiya, 83)

“Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ve tesbih ederim. Ben zalimlerden oldum.” (Enbiya, 87)

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana babamı ve inananları bağışla.” (İbrahim, 41)

“Rabbim! Gireceğim yere doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. Çıkacağım yerden de beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” (İsra, 80)

“Seni tenzih ederim ey Rabbim! Tövbe edip sana yöneldim ve iman edenlerin ilkiyim ben.” (Araf, 143)

kuran dua

“Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi affet. Bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.” (Araf, 151)

“Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz sana yöneldik.” (Araf, 156)
“Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” (Kehf, 10)

“Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.” (Taha, 25-26-27-28)

“Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” (Enbiya, 89)

“Ey Rabbim! Benim ilmimi artır.” (Taha, 114)

“Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.” (Mü’minün, 97)

“Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Mü’minün, 98)

“Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minün, 109)

“Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş Müslümanlar kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş Müslüman bir ümmet ver. Bize ibadet esaslarını göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Ey Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder, onlara ayetlerini okusun, kitap ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Bakara, 128-129)

“Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir. Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.” (Furkan, 65-66)

“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” (Furkan, 74)

“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” (Şuara, 83-84-85)

“Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et.” (Ankebut, 30)

“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” (Haşr, 10)

“Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” (Mümtehine, 4)

“Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Mümtehine, 5)

“Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter.” (Tahrim, 8 )

“Ey Rabbim! Katından bana temiz bir zürriyet ver. Şüphesiz sen duaları işitensin.” (Al-i İmran, 38)

“Ey Rabbim! Kavmimin beni yalanlamasına karşı bana yardım et.” (Müminun, 26)

“Ey Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirilenlerin en hayırlısısın.” (Müminun, 29)

“Ey Rabbim! Ben ancak kendim ve kardeşimle baş edebilirim. Bizimle fasık toplumun arasını ayır.” (Maide, 25)

“Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!. Ve bizi kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar.” (Yunus, 85-86)

“Allah’ım! Ey Rabbimiz! Bize gökten sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Sen’den bir belge olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın.” (Maide, 114)

“Biz Allah’a güvendik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hüküm ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.” (Araf, 88-89)

“Ya Rabbi! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma. Katından bize rahmet bağışla, sen çok bağışlayansın. Ey Rabbimiz! Kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları muhakkak sen toplayacaksın. Allah verdiği sözden kesinlikle geri dönmez.” (Al-i İmran, 8-9)

“Ey Rabbimiz! Biz iman ettik. İşlediğimiz günahları bağışla ve bizleri ateşin azabından koru.” (Al-i İmran, 16)

“Ya Rabbi! Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür. Ya Rabbi! Elçilerine vaad ettiklerini bize ver, kıyamet gününde bizi hor ve aşağılık kılma. Sen kesinlikle vaadinden dönmezsin.” (Al-i İmran, 193-194)

“Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu şehirden bizi çıkar. Katından bize bir veli ve bir yardımcı gönder.” (Nisa, 75)

“Ey Rabbim! Bana mülkü sen verdin. Rüyaların yorumunu sen öğrettin. Yerin ve göklerin yaratıcısı sensin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni salihlere kavuştur.” (Yusuf, 101)

“Ey Rabbim! Beni ve ailemi kavmimin yapmakta oldukları şeyden kurtar.” (Şuara, 169)

“Ey Rabbim! Bana, ana ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat.” (Neml, 19)

“Allah’ım! Onu ve zürriyyetini kovulmuş şeytandan senin sığınmana veriyorum.” (Al-i İmran, 36)

“Bizi doğru yola ilet, kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna; sapıkların ve gazaba uğrayanların yoluna değil.” (Fatiha, 6-7)

“Ey Rabbim! Bu beldeyi, güvenli bir belde yap. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak tut. Ey Rabbim! Çünkü putlar, kendilerine tapan birçok insanın sapmasına sebep oldular. Kim bana uyarsa şüphesiz ki, o benim dinimdendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz ki sen, af ve merhameti bol olansın. Ey Rabbimiz! Soyundan bazılarını, muharrem ve mukaddes evinin yanındaki çorak, zıraata elverişsiz vadiye, namazı kılsınlar diye yerleştirdim. Ey Rabbim! İnsanların kalplerini onlara meylettir. Onları meyvelerle rızıklandır ki, şükretsinler. Ey Rabbimiz! Hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da çok iyi bilirsin. Yerde ve gökte, hiç bir şey Allah’tan gizli kalmaz.” (İbrahim, 35-38)

Sodom ve Gomora Şehirleri

Lut ve Ailesinin Kaçışı
Lut ve Ailesi
Lut ve Ailesi

En’am Suresi, 109. Ayet:

Onlar kendilerine bir delil gelirse inanacaklarına dair çok sıkı yemin ettiler. De ki; deliller Allah katındandır. Fakat delil gelse de inanmayacaklarını anlamaz mısın?”

Tarih boyunca insanlar yüce Allah’ın gönderdiği peygamberlere inanmak adına mucizeler istemişlerdir. Allah, gönderdiği peygamberler ile onlara istedikleri mucizeleri verir, yinede bunları gören insanların büyük bir çoğunluğu yaratıcıyı inkar etmeye devam eder.

“Sodom ve Gomora Şehirleri” yazısını okumaya devam et