Hz. Fatıma’nın Hicreti

Hz.fatıma

Hicret mukaddes bir göçtür. Hicretan, iki hicret demektir. Bununla sahabelerin bazılarının önce Habeşistan’a sonra da, Mekke’den Medine’ye yaptıkları hicretler kastedilmektedir. Mutlak olarak hicret deyince Mekke’den Medine’ye olan hicret anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz bu hicrete katılmıştır.

Müşrikler tarafından, ashabına yapılan hakaret ve eza üzerine Hz. Peygamber onlara hicret için izin vermiştir. Mekke devrinin 13. yılında Medine’ye muhaceret başlamıştır. Mekke müşrikleri, Medinelilerin bir kısmının Müslüman olduklarını biliyorlardı. Hz. Peygamber’in oraya gidip, Medine’yi İslam’ın kalesi yapmasından korktular. Buna mani olmak için teşebbüse geçtiler.

Önce Hz. Peygamber ile Hz. Ebu Bekir’in Hicret Etmeleri

Mekkeli müşrikler, Hz. Peygamber’i öldürmek, hapsetmek veya sürgün etmek için toplandılar. Peygamberimiz, ilahi vahiyle bu durumdan haberdar oldu. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:

“Hatırla ki, o kafirler, seni tutup bağlamaları veya seni öldürmeleri veya seni yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlar. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordur. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal,30)

Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir beraber gece karanlığında Sevr mağarasına gittiler. Hz. Peygamber’in ayak izini kaybettirmek için o gece Hz. Ali, Resulullah’ın emri ile onun yatağında yattı. Müşrikler ise Peygamberimizin evinin etrafını kuşattılar. Sabah olunca baktılar ki Hz. Ali kapıdan çıkıyor. Hz. Ali’den Peygamberimizi sordular. O: “Ben bilmiyorum” dedi. Böylece müşrikler anladılar ki, Hz. Peygamber Mekke’den çıkmıştır. Her yere bakarak aramaya başladılar. Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir’in içinde bulunduğu mağaranın yanına kadar geldiler. Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir onların ayak seslerini işitti, Ebu Bekir korktu. Kur’anı- Kerim, buna işaret etmektedir:

… Onlar mağaradaydı; o arkadaşına: üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona emniyetini indirdi…” (Tevbe,40)

Mağaraya sığınmalarından üç gün sonra, dördüncü günün sabahında, daha önce anlaştıkları kılavuz Abdullah İbni Ureykıt öncülüğünde Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir develere binip Medine’ye doğru harekete geçtiler. Hz. Ebu Bekir’in azatlısı Amr b. Füheyre de onlarla beraberdi. Müşrikler tarafından, bütün civar kabilelerine Resulullah’ı ele geçirene Kureyş’in yüz deve vaat ettiği duyurulmuştu. Bundan Beni Müdlic aşireti de haberdar oldu.

Beni Müclid aşiretine sahil yolunda iki deve ile dört kişinin geçip gittiği haberi ulaşınca Süraka İbni-i Malik el-Müdlici, 100 deveye tamah ederek onların arkalarına düştü. Ancak Süraka onlara yetişip tam kafileye saldıracağı zaman, atının ayakları diz kapaklarına kadar kuma gömüldü. Atını bir doğru doğrultamadı. Süraka’nın ricası üzerine Hz. Peygamber dua etti. Cenab-ı Hakk’ın kabul buyurması üzerine o halden kurtuldu. Ve Süraka sahabeliğe namzet iyi bir dost oldu.

Hz. Peygamber’in hicret kafilesi, deve yürüyüşü ile 13 günlük olan Mekke’den Medine’ye 8 günde gelmiştir.

Hz. Fatıma, Medine’ye, Ümmü Gülsüm ve Sevda bintu Zem’a ile Beraber Gelmiştir

Hazreti Fatıma

Hz. Peygamber hicret ettiği zaman aile efradını Mekke’de bırakmıştı. Medine’ye yerleştikten sonra, Peygamberimiz Harise’yi, yardımcısı Ebu Rafi ile birlikte Mekke’ye gönderdi. Onlara iki deve ve 500 dirhem de para verdi. Mekke ile Medine arasında bulunan Kudeyd’e geldiklerinde Harise 500 dirhem ile üç deve satın aldı. Mekke’ye varıp Ebu Rafi, Hz. Fatıma, Hz. Ümmü Gülsüm ve Hz. Sevde bintu Zem’a’yı Medine’ye götürdüler. O sırada Hz. Peygamber, mescidi inşa ediyor ve etrafına da evler yaptırıyordu. Ailesini yapılan evlere yerleştirdi.

Fil Vak’ası

fil-vakası
Fil Vakası
Fil-Vakası

Peygamber Efendimizin doğmasına yaklaşık iki ay varken Mekke’de bir olay yaşandı. Bu olaya Fil Vak’ası denir. O dönemde insanlar Mekke’ye gelir, Kabe’yi ziyaret ederlerdi. Yemen’de, Habeşistan Krallığına bağlı Hristiyan bir vali olan Ebrehe, Arapların her sene Hac amacıyla Mekke’ye gitmelerini istemiyordu. Buna engel olmak için Bizans İmparatorunun da yardımı ile Sana’da büyük bir kilise yaptırdı. Adını da ‘Kulleys’ koydu.

“Fil Vak’ası” yazısını okumaya devam et

Kur’an-ı Kerim ve İndirilişi

Kur’an-ı Kerim

kuranı-kerim

İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler gönderdi. Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi…

Bakara Suresi, 213

“Kur’an-ı Kerim ve İndirilişi” yazısını okumaya devam et

Mekke’nin Fethi

mekke
mekke-Fethi
Kabe

Mekke,  dinimizde büyük yeri olan kutsal bir şehirdir. Peygamberimiz Hz. Muhammed burada doğmuş, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim burada indirilmeye başlanmış ve kıblemiz Kabe de yine bu şehirde yer almaktadır. Kur’an’da “Şehirlerin Anası” sıfatıyla anılır. Günümüzde her yıl milyonlarca Müslümanın ziyaret ettiği kenttir.

“Mekke’nin Fethi” yazısını okumaya devam et

Kabe Hakemliği, Hz. Muhammed’e verilen isim, Muhammed’ül-Emin, Neden Muhammed’ül-Emin denilmiştir?

hacerul-esved-tasi
hacerül-esved-tasi-kabe
Hacerü’l-Esved

Dinimizin son peygamberi olan Hz. Muhammed bütün hayatı boyunca her türlü kötülükten, erdemsiz davranıştan, kötü alışkanlıklardan uzak durmuştur. Tüm yaşamı ile insanlığa en güzel örnektir. Hz. Peygamber, çocukluk, gençlik ve yetişkinlik yıllarında her zaman erdemli davranışlarda bulunmuş, toplumun takdirini kazanmıştır.

Herkesin örnek aldığı Hz.Muhammed’in erdemli davranışlarından biri de Kabe hakemliğidir. Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından yeryüzünün ilk mabedi olan Kâbe inşa edilmiştir. Yıllar içinde hasar gördükçe ya tamir edilmiş veya yeniden yapılmıştır. Hz. Muhammed’in otuz beş yaşlarında olduğu bir dönemde sel felaketi yaşanır. Bundan dolayı büyük hasar gören Kabe, Mekkeliler tarafından eski temeller üzerine yeniden inşa edilir.

Sıra yeniden yapılan Kabe’ye Hacerü’l-Esved taşının konulmasına gelir. Oradakiler arasında anlaşmazlık yaşanır. Bunun üzerine Kureyş’in ileri gelenlerinden Ebu Ümeyye bin Mugire,” Kabe’ ye ilk girecek kişiyi hakem tayin edelim.” deyince herkes bu fikri kabul eder. Kapıdan ilk giren kişi Hz. Muhammed olur. Herkes çok sevinir ve bu güvenilir kimsenin hükmüne razı gelirler İnsanlar ona dürüst ve güvenilir anlamına gelen “Muhammed’ül- Emin” (güvenilir Muhammed) ismini vermişti. Mekke’de “el-Emin” denildiğinde Hz. Muhammed akla gelirdi.

hacerul-esved-kabe-hakemligi
Kabe Hakemliği

Durum kendisine anlatılınca Hz. Muhammed (sav), bir örtü getirterek Hacerü’l-Esved’i onun üzerine koydu, oradaki kabile reislerinin ile birlikte örtüyü kaldırdı, konulacağı hizaya gelince de taşı kendi elleriyle alıp yerine yerleştirdi. Böylece Kureyşliler arasında çıkmak üzere olan bir çatışmanın da önüne geçilmiş oldu. Yaşanılan bu olay Hz. Muhammed’e ne kadar güvenildiğini göstermektedir.